Manavgat’ta, 28 Temmuz’da 4 farklı noktada başlayan orman yangınları, sınır ilçeler Akseki, Gündoğmuş, İbradı ve Alanya’nın bazı mahallelerine de sıçradı. 2’si ormancı 7 kişinin yaşamını yitirdiği yangınlar, 21 farklı noktada günlerce sürdü. Bu ilçelerdeki 59 mahalle büyük zarar gördü. Yaklaşık 60 bin hektar ormanlık alan ve tarım arazisinin zarar gördüğü yangını söndürmek için bölgede 8 uçak, 2 İHA, 19 helikopter, 1 insansız helikopter, 1915 araç ile 8 bin 155 kişilik personel ve gönüllüler çalıştı. Yangından etkilenen 821 kişi ve görevlinin 808’i tedavi edildi, 6 kişinin tedavisi ise hastanelerde devam ediyor. Yangından etkilenen 2 bin 544 afetzedeye psikososyal destek verildi.
Yangın nedeniyle Antalya’nın en verimli ormanları olarak nitelendirilen Manavgat ormanları büyük zarar gördü. Ormanlarda ve ormanlara bitişik olup zarar gören yerleşim yerlerinde yaşayan yabani, evcil ve çiftlik hayvanlarından kaçabilenler kurtulurken, kaçamayanlar ya öldü ya da Manavgat’ta tedavi altına alındı. Yaralı hayvanların tedavi edilmesi amacıyla ilçede bulunan ve Türkiye’nin diğer yerlerinden gelen gönüllü veterinerler, yangından zarar gören evcil, çiftlik ve yaban hayvanlarından binlercesini tedavi etti.
‘VAHŞİ YAŞAM YOK OLDU’
Manavgat’ta yaşayan veteriner hekim Mustafa Koç, yangın nedeniyle yerleşim yerlerindeki binlerce evcil ve çiftlik hayvanının öldüğünü, ancak asıl büyük zararın ormanlık alanda bulunan vahşi yaşamda meydana geldiğini belirtti. Yangın nedeniyle ormanlık alanda besin zincirinin kırıldığını söyleyen veteriner hekim Koç, “Ormanlık alanda bulunan binlerce yabani hayvanın yeniden geri gelmeleri için tabiatın düzenlenmesi gerekiyor. Sonuçta bu hayvanların beslenmesi için orada bir ekosistem var, yaşamları o ekosistem dahilinde devam ediyordu. Öncelikle yeşil olması lazım, yeşili bir canlı yemeli ki, onu yiyen canlıyı yemesi içinde başka bir canlının gelmesi lazım. Bu bir döngü aslında, bir besin zinciridir. Bu besin zincirinin en altından başlayıp en üstüne doğru devam ettirmemiz gerekiyor. Besin zinciri yeniden tam olarak oluşmadan ormanlık bölgede vahşi yaşamın başlaması mümkün değil” diye konuştu.
‘CANLILARIN KAÇACAKLARI YER KALMADI’
Yanan alanlarda çok fazla canlının öldüğünü söyleyen Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ormanlık alanlarda yaşamlarını sürdüren ve yangından kaçabilen hayvanlar kaçtı. Yangın olmayan bölgelere geçti. Kaçamayan, kaplumbağa benzeri hayvanların durumu içler acısı. Çok fazlası hayatını kaybetti, bazılarını vatandaşlar bularak kurtardı, yaralanan bazılarını tedavi amacıyla bize getirdiler. Çok geniş, çok büyük bir alan yandığı için zayiat da çok fazla. Canlıların kaçacakları yer kalmadı. Bir daire gibi çevrildiler. Hem buraya barınağa, hem de serbest veteriner hekim arkadaşların kliniklerine gelen çok fazla yabani hayvan oldu. Kimisi öldü, kimisinin doğaya tekrar salınabilecek hale gelmesi için tedavileri devam ediyor. Ama bu tabiat, tabiatta da besin zinciri önemli. En alttan başlayıp en üste doğru devam etmesi gerekiyor.”