Ülkeler kendi kaynakları ile kalkınma zorlukları yaşadıkça, çözüm arayışlarına girmişlerdir. Bu çözüm arayışları ihtiyaçlara göre değişim göstermiştir. Kalkınmakta olan ülkeler için finans kaynakları kadar yönetim, kurumsallaşma ve teknoloji açısından yabancı ortaklar önem kazanmıştır. Bu ihtiyaçlar arttıkça dünyada her ülke nerede olursa olsun, konumu ne olursa olsun kapılarını yabancı yatırımcılara açmıştır. Günümüzde hemen hemen her ülkenin yabancı yatırımcıları ülkelerine çekmek için kurdukları özel ofisleri, yaptıkları promosyonları ve tanıtımları hepimizin gördüğü ve bildiği bir gerçektir.
Yabancı yatırımcı için bir ülkede olmanın en önemli yolu o ülkenin yabancı yatırımcıya sunduğu kolaylıklar ve avantajlardır. Dünya yüzeyinde bulunan iki yüzün üstündeki ülkenin kapıları yabancı yatırımcıya açık ve hepsi beklenti içindedir. Yabancı yatırımcı gittiği ülkede kendini anlayacak ve yardımcı olabilecek kadrolara önem verir. Gittiğiniz ülke bürokrasisi ve siyasi kadroları sizi dinleyebilecek kadar dil bilmeli ve sizinle benzer hedefleri paylaşabilmelidir. Bu konuda Orta Asya’nın en önde ülkesi Kazakistan’dır. Bakanları dahil bürokratlarının aldıkları eğitim nedeni ile birden çok dil bilmeleri, birçoğunun yurt dışında eğitilmiş veya bulunmuş olmaları nedeni ile sahip oldukları vizyon, düşünce gücü Kazakistan’ı bölgede yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi haline getirmektedir. Yabancı yatırımcı olarak yaptığınız toplantılarda muhatap olduğunuz yönetici ve bürokratların konularına olan hakimiyetleri, çözümsel yaklaşımları ülkenin yabancı yatırımcı çekmesinde önemli rol oynar.
Yabancı yatırımcı için bir ülkenin cazip olabilmesi hukuk sisteminin çok düzgün çalışmasına bağlıdır. Ülke ne kadar demokrat olur, ülkeyi yönetenler ne kadar demokrasiye inanırsa o ülkenin hukuk sistemi o kadar bağımsız ve başarılı olur. Kazakistan bu yıl başına kadar, ülke olarak kalkınma ve sanayileşmenin birinci bölümünü tamamladı. Her ülke kuruluş yıllarında devlet yapısını çok sıkı tutmak, sistemini oturtmak için koyduğu kurallarda katı olmak zorundadır. Bunun en güzel örneği Türkiye’dir. 1923-1950 yılları arasında tek partili rejim ve katı devlet politikaları uygulanmış, ülkenin 1950 yılında geldiği nokta değişim ve yenilik gerektirince, değişiklikler yapılarak ülke bir sonraki aşamaya taşınmıştır.
Ülkemizin kurulduğu yıldan Turgut Özal’ın iktidara gelerek reformlar yaptığı 1980 yılına kadar geçen 57 yılda gelen toplam yabancı sermaye miktarını, Turgut Özal yaptığı reformlar ve kanun değişikliklerinden sonraki iki yılda ülkemize getirmeyi başarmıştır. Reformlar devam ettiği süreçte ülkemize gelen direkt yabancı yatırımlarda rekorlar kırılmıştır. Bu örnekte de görüldüğü üzere yabancı yatırımcı değişen dünya şartlarına ayak uyduran, değişen dünya şartlarını ülkesine taşıyan ve uygulayan liderlerin yönteminde olan ülkelere gitmeyi tercih eder. Kazakistan’ın yeni Cumhurbaşkanı, benzer hiçbir ülkede yapılmayacak reformları ülkesine taşıyarak uluslararası arenada çok dikkat çekmiştir. İçinde olduğumuz yüz yılda pek çok ülke lideri iktidarda daha uzun kalabilmek için çeşitli yöntemlerle kendi dönemlerini uzatmaya çabalarken, Kazakistan Cumhurbaşkanı ikinci kez seçilme hakkından vaz geçerek ve kendisinden sonra bu göreve geleceklere de bu yolu kapatarak ülke demokrasisinde yeni bir asrı başlatmış bulunmaktadır.
Bu ancak ülke çıkarlarını kendi çıkarları üzerinde tutan, ülkesinin gelişmesi ve kalkınması için kendi haklarından ve özünden fedakârlık edebilen bir lider tarafından yapılabilir, bu da her ülkeye nasip olmaz.
Bu kararın yabancı yatırımcı için önemi, ülke çıkarlarını önde tutan bir liderin bu fedakarlığı yaparken ülke demokrasisine katkısı kadar ülkenin geleceğine yaptığı yatırımdır. Artık yatırımcı bu ülkeden her türlü desteği görecektir, çünkü çalışanlar da ülkenin geleceği için yatırımın önemini bilerek bu yatırımcıya her türlü desteği verecektir.
Artık siyasi kadrolar ve bürokratlar ülkedeki bir aile veya lider yerine kendi ülkelerinin, kendi halklarının ve kendi gelecekleri için çalışacak ve daha doğru ve daha rasyonel karar vereceklerdir.
Yabancı yatırımcının istekleri ve ülke çıkarları artık aynı hedef ve doğrultudadır, her ikisinde geleceğe yatırım yapmakta ve gelecekten kazanmak için çalışmaktadır. Her reform ve yenilik ülkelere yeni ufuklar, yeni dünyalar açar.
Kazakistan beklenenden çok daha hızla yaptığı reformları, yenilikleri ile yabancı yatırımcılar için cazip ülke konumunu geliştirmiş ve bu alandaki öncülüğünü devam ettirmiştir.
Fethi Ağalar/ Ph.Dr.-Banking &Finance.