Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 43,6 azalarak 25 bin 134 oldu. Geçtiğimiz yıl ilk 8 ayda bu sayı 44 bin 595 olmuştu.
Türkiye’ye giren döviz eriyor
Yabancıya satışın düşüşünde Ukrayna savaşı sonrası patlayan Rus talebinin soğumasının etkili olduğunu vurgulayan EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Rusların Türkiye’den aldığı konut sayısı son 5 aydır 1000 rakamının altında seyrediyor. Son olarak 2023 Mart’ta Türkiye’den 1175 konut satın alan Ruslar, bu alımlarını nisanda 817’ye düşürmüştü. Öte yandan yabancı alımları piyasa fiyatlarını yükseltiyor, özellikle piyasa fiyatına ilave edilen komisyon bedeli ile fiyatların daha da yukarı çekildiğini sonra da bu rakamların çevre mülklere emsal yapıldığı görülüyor. Bu alımlar iç piyasa fiyatlarını çok yukarıya çekiyor. Giren dövizin %30-40 ‘ı bu şekilde eriyor.” dedi.
Yabancıya satışta tekrar 1 milyon dolar sınırının getirilmesi şart
Türkiye’ye giren paranın düşünüldüğü gibi olmadığının da altını çizen Yazıcı, “Türkiye gibi büyük bir ülke için bu rakam vatandaşlığı vermek kadar önemli olmamalı. Bu hesaplardan yola çıkarak artık yabancıya satışta tekrar 1 milyon dolar sınırının getirilmesi gerekir. Son günlerdeki gelişmeler nedeni ile İsrail’ den de Türkiye’ye bir talep olacağını düşünebiliriz. Türkiye‘de yabancıya satışın tamamen durdurulması gerekli. Eğer durdurulmayacaksa en azından bu rakamın acilen arttırılması gerekiyor. Çünkü yabancılara yapılan satışlar nedeni ile gayrimenkul ve kira fiyatlarının olması gerekenin üstünde ivmelendi, piyasa büyük sıkıntıda, uzun vadeli sonuçlar asla göz ardı edilmemeli.” şeklinde konuştu.
Kredi olanakları kısıtlanınca piyasa sakinleşti
Türkiye’de yaşanan emlak kriziyle ilgili de önerilerde bulunan Yazıcı, “Ülkemizdeki ekonomik gelişmelerde parasını korumak isteyen kişilerin faiz yerine emtia alımına yöneldiğini gördük. Araba ve gayrimenkul olarak bu durum son 2 yılda gerçekleşti. Faiz oranları düşün değer artışları bu rakamlardan yüksek olunca mal almak parayı elde tutmaktan daha karlı hale gelmişti. Ancak kredi olanakları kısıtlanınca piyasa sakinleşti. Ama işinde şu anda ev sahibi olmak veya ev kiralamak büyük bir problem haline geldi.
Kira değerleri arttıkça barınma sorunu büyüyor
Her ne kadar kirada kanuni artış sınırı konulsa da ev sahiplerinin istediği artışlar çok yüksek. Sonuçta ev sahibi de bu para ile geçiniyorsa ortada bir dengesizlik doğuyor. Ev sahibi de bir yatırımcı devletin çözemediği konut sorununu çözemez. Ev sahibi sonuçta yatırım olsun belki de emeklilikte gelir olsun diye yatırım yapmış ve bununla geçinir durumda olabilir. Kiracı mal sahibi tarafları arasında mutlaka bir denge oluşturulmalı. Kira değerleri arttıkça barınma sorunu büyüyor. Konut kiralamada arz ve talep dengesi hızla bozuluyor. Kiralık evlerde zaten yüksek olan fiyatlar daha da çok arttı. Anadolu’da şehir dışında konumlanan evlerin bile fiyatları 2-3’e katlandı. Güney’de Antalya ve civarındaki konutlar Ukrayna Rus savaşı nedeni ile gelen yabancılarla dolu. İsrail savaşı da bazı dinamikleri değiştirebilir, zaman gösterecek.
Gayrimenkul sektörü koordine edilmeye çalışılıyor
Önce Suriye savaşı ardından Suriyeli göçmen krizi, ardından hala devam eden Rusya-Ukrayna savaşı derken özellikle son 3 yıldır ülkemiz ciddi bir yabancı insan göç dalgasına kapılmıştır. Bu göç dalgası, 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş Depremi sonrasında şekilde değiştirmiş vatandaşın içi göçü halini almıştır. Bir tarafta yardım amaçlı evlerini ücretsiz kullandıranlar diğer tarafta fırsattan yararlanıp kira bedeline zam yapanlar var. Ülkemizde gayrimenkul çok önemli bir olgudur ve ekonomi için çok önemli belirleyici bir unsurdur. Mevcut durumda birçok farklı mevzuat ve yönetmelikle gayrimenkul sektörü koordine edilmeye çalışılmaktadır. Ancak gelişen piyasalar bunu her geçen gün zorlaştırmaktadır. Gayrimenkul ve bileşenlerinin tek bir Kurulun çatısı altında toplanması gerekliliği doğmuştur. Bu çatı Gayrimenkul Piyasaları Kurulu veya benzer bir ada sahip gayrimenkul ile ilgili tüm sorumlulukları alarak sonuçlandıracak tam yetkili bir kurum olmalıdır. Bu kurum yakın orta ve uzun vadeli sektörel planlamalar yaparak tüm ilgili kurumlarla direkt koordinasyon sağlanmalıdır.” diyerek sözlerini tamamladı.