Uluslararası Helal Turizm Derneği (IHATO) Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ömer Akgün Tekin, Türkiye’ye yaklaşık 5 saatlik uçuş çapı içerisinde, Türkiye haricinde, 400 milyon Müslümanın yaşadığını belirterek, “Türkiye’nin bu merkezi konumu, ülkeye jeostratejik bir avantaj sunuyor.” dedi.
Tekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, helal turizm ile inanç turizmi kavramlarının biriyle karıştırıldığını ifade ederek, inanç turizminin tüm dinlerin mensuplarını kapsadığını ve dini amaçlarla gerçekleştirildiğini, helal turizmin ise Müslümanlar tarafından deniz turizminden kış turizmine kadar dinin emir ve yasaklarının seyahat, konaklama ve yeme içmede gözetilmesi olduğunu söyledi.
Helal turizmin bir turizm türü olmadığını belirten Tekin, “Helal turizm aslında bir turizm uygulaması…Kış turizmi, termal turizm ya da sağlık turizmi yapabilirsiniz. Yani İslam inancıyla çelişmeyen, helal dairenin dışına çıkmayan birçok turizmi Müslüman dostu haline getirebilirsiniz.” dedi.
2030 yılında 2 milyar 200 milyon ile küresel nüfusun yüzde 26,5’inin Müslüman bireylerden oluşacağını ifade eden Tekin, bu büyüklüğün turizm de dahil olmak üzere tüm sektörler için Müslümanların en önemli tüketici grupları arasında yer alacağını gösterdiğini vurguladı.
Tekin, Türkiye’ye yaklaşık 5 saatlik uçuş çapı içerisinde, Türkiye haricinde, 400 milyon Müslümanın yaşadığını belirterek, “Türkiye’nin bu merkezi konumu, ülkeye jeostratejik bir avantaj sunuyor.” dedi.
“Türkiye’de 299 tesis Müslüman dostu otelcilik konseptinde çalışıyor”
Ömer Akgün Tekin, Singapur kökenli araştırma ve danışmanlık şirketi CrescentRating tarafından yayımlanan 2019 Küresel Müslüman Seyahat Endeksi raporunda, 2018 yılında 131 milyon Müslümanın kendi ülkesinden başka ülkeye tatile gittiğinin ortaya çıktığını belirterek, bu seyahatlerde 170 milyar dolar harcama yapıldığını bildirdi.
2019 yılı verilerini içeren raporun Nisan 2020’de yayımlanacağını aktaran Tekin, “2020 yılında ise kendi ülkesinden başka bir ülkeye tatile giden Müslüman turist sayısının 180 milyon kişiye, toplam tatil harcamasının ise 212 milyar dolar düzeyine erişeceği öngörülmektedir.” dedi.
Tekin, rapora göre, Türkiye’nin, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkeler arasında Malezya ve Endonezya’dan sonra Müslümanların seyahat etmesine en uygun koşullara sahip üçüncü ülke konumunda bulunduğunu, İİT üyesi ülkeler arasında Türkiye’nin, Müslüman turistler tarafından Suudi Arabistan’dan sonra en çok tercih edilen ikinci ülke olduğunu söyledi.
Türkiye’de helal turizm ve Müslüman seyahat pazarı ile ilgili kavramların resmi kurumlar tarafından henüz tanımlanmadığına ve yasal çerçevesinin çizilmediğine dikkati çeken Tekin, “Bu nedenle konu ile ilgili resmi bir istatistik kaynağı henüz bulunmamaktadır. Yapılan araştırmalar ve IHATO’dan elde edilen veriler ışığında 2019 yılı itibarıyla Türkiye’de 299 tesisin Müslüman dostu otelcilik konseptinde çalıştığı ve bu tesislerin 47’sinin ‘helal konseptli otelcilik’ hizmeti verdiği, 252’sinin ise ‘alkolsüz otel’ konseptinde hizmet verdiğini tahmin ediyoruz.” şeklinde konuştu.
“Helal turizm için stratejik plan hazırlanmalı”
IHATO Danışma Kurulu Üyesi Tekin, Türkiye’de helal turizm faaliyetlerinin daha çok deniz-kum-güneş turizmi çerçevesinde ilerlediğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ülkemizde aslında birçok turizm çeşidi mevcut. Bu turizm çeşitlerinin önemli bir kısmı helal turizm konseptinde gerçekleştirilebilir. Örneğin, Körfez ülkeleri gibi sıcak kuşak ülkelerinde kış mevsimi ve doğa çeşitlilik yok denecek düzeyde. Bu ülkelere yönelik ‘helal kış turizmi’, ‘helal yayla turizmi’ gibi turizm uygulamaları geliştirilerek sunulabilir. AB ülkeleri, Rusya ve Orta Asya ülkelerindeki gibi soğuk kuşak ülkelerinde sıcak deniz imkanı yok denecek düzeydedir. Bu ülkelere ‘helal deniz-kum-güneş turizmi’, ileri yaştaki turistler için ‘helal üçüncü yaş turizmi’ olanakları sunulabilir. Hem sıcak kuşak hem soğuk kuşak ülkeleri için ‘helal alışveriş turizmi’, ‘helal kültür ve inanç turizmi’, ‘helal termal turizm’, ‘helal kruvaziyer turizmi’ gibi turizm türleri geliştirilebilir.”
Türkiye’de helal turizm altyapısının geliştirilebilmesi ve ülkenin, Müslüman seyahat pazarından hak ettiği payı alabilmesi için yapılması gereken acil önceliklere değinen Tekin, “Kültür ve Turizm Bakanlığı düzeyinde helal turizm kavramının tanımlanması ve tanınması gerekiyor. Sektör temsilcilerinin önerileri dikkate alınarak helal turizmi ile ilgili yasal bir mevzuat çalışmasının yapılması ve böylece bu alanda çalışacak işletmelerin niteliklerinin hukuken tespit ve ilan edilmesi gerekiyor. Helal turizmi için stratejik plan hazırlanmalı ve plana uyumlu bir tanıtım stratejisi hazırlanmalı.” şeklinde sıraladı.