İçinden geçtiğimiz dönem tarif edilemez ölçülerde sıkıntılı. Resmen görünmez bir düşman ile savaşıyoruz. Teknolojik devrimin yaşandığı 21. Yüzyılda bir virüsün tüm dünyayı bir orta çağ salgını gibi 3 ayda sarıp sarmalayıp yenik düşürebileceğini kim bilebilirdi? Ekonomik sıkıntıların öncesinde başlayan bu dönemde, bu vahşi virüs pandemisi de eklenince Dünya Ekonomisi çökme noktasına geldi. Çöküşten en fazla etkilenecek sektörlerin başında seyahat ve ulaşım olacağını artık herkes biliyor.
2020 yılında dünya genelinde direk olarak 1,7 trilyon dolar gelir beklenen ve 50 milyona yakın kişinin de iş sahibi olacağı tahmin edilen sektörün hem Dünya Turizm Örgütü’ne hem de Ekonomi dergisi Forbes’a göre şimdiye kadar en fazla turizm zararının yaşandığı 2003’deki SARS salgınından çok daha fazla olacağı, hatta şu anda gelir ve iş kaybının tahmin edilemez olduğu yönünde. Bu zararın ise turizmin etkileşim içinde olduğu 50’nin üstündeki diğer sektörleri de eklersek olası kaybın çok ciddi boyutlara ulaşması kaçılmaz olacak.
Uluslararası danışmanlık firması Kearney’in yaptığı senaryolara göre virüs en iyi ihtimal 2-3 ay sürerse turizm 2. Yarı canlanacak. Dünya Turizm Seyahat Konseyinin (WTTC) bu iyimser durumdaki öngörüsü ise %30’lara varan kayıp olacağı yönünde.
Kearney’in 2. Senaryosu ise virüsün 4-3 ay sonra toparlanacağı, bu durumda turizm sadece son çeyrekte bir hareket yaşayacak ki bu da 2019’a göre %70 – 80 azalması demektir.
Son senaryo ise etkisinin 9 ay süreceği düşünülüyor. Bu ise 2020’de turizmin olmayacağı gibi 2021’e de etkisinin sarkması demektir.
Ülkemizin doğu ve batısında çalışan bütün tur operatörlerinin operasyonlarını teker teker Nisan sonuna kadar durdurmaları sonucunda, bizler de otellerimizi teker teker kapattık. Sektör çalışanlarına ücretli ve/ veya ücretsiz izin verdik ya da işten çıkardık.
Peki ne zaman kadar? Pozitif düşünelim ve şöyle iyimser bir tablo çizelim.
Bizim ya da dünyanın bu illet ile savaşı bugünden sonra iyileşme sürecine gireceğini düşünsek ve gerçekten tur operatörlerinin mayıs başı yeniden operasyona başlayacaklarını düşünsek dahi, tüketicinin yeniden güven duyarak, tekrar rezervasyon yapması ve talebin ivme kazanması ile işlerimizin rayına oturması en iyimser tahminle haziran- temmuz ayını bulacaktır. Zaten Rusya Seyahat Acenteler Birliği (ATOR) seyahatlerin en erken Temmuz ya da eylül, ekim aylarında başlayabileceğini öngörüyor. Almanya ise eylülden evvel seyahati öngörmüyor. Dünya Sağlık Örgütü ise korononın etkilerinin kısa sürede geçmeyeceği hatta 2021 sonbaharına kadar sarkacağı yönünde görüş bildiriyor.
Tüm bu senaryolar ışığı altında Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi virüsün turizm ve seyahat sektörüne global çapta 2,1 trilyon dolar gelir kaybına ve 75 milyon insanın işsiz kalabileceğini ön görüyor. Ve virüsün etkilerinin tün dünyada domino etkisi ile artacağı ya da azalacağı için sektörün toplu halde “dayanışma” içinde olması gerektiğinin altını çiziyor.
WTTC’nin dayanışma önerisine uyarak, bazı ülkeler turizm sektörünün elindeki yatak ve eleman kaynaklarını bu krizle mücadele amacıyla kamu kuruluşları ile iş birliğine başladı. Şimdiye kadar yaşamadığımız kadar büyük olan bu global sorundan ancak birlikte mücadele ederek, daha kısa sürede ve daha az zararla kurtulabileceğimiz çok açıktır.
Örnek verecek olursak; 1,5 milyon yatağa sahip olan İspanya’da kamu yönetimi, kapatılmış otellerin hastane olarak kullanılması için açılmasını istedi.
New York eyaletinde de oteller hastane olarak kullanılmaya başladı.
Yunanistan’da ise karara göre bazı oteller ve tesisler silahlı kuvvetlere, güvenlik güçlerine, tıp, hemşirelik veya sağlık personeline, eğitim personeline, AB yetkililerine, etkilenen bireylere, sığınmacılara veya mültecilere barınma sağlamak için açık kalabilecek.
Avusturya Viyana’da bazı oteller doktorların ve sağlık görevlilerinin daha seri ve güvenlikli çalışabilmeleri için konaklama merkezi olarak tahsis edilecek.
Dünyada ve ülkemizde de bu örnekler her geçen gün artıyor.
Bizde de İstanbul’da, Ankara’da, Ege ve Anadolu’da bazı meslektaşlarımız otellerini sağlıkçıların misafir edilmeleri amacıyla açarak, Bakanlığın kullanımına izin verdiler. Ancak bu örnekler şimdilik meslektaşlarımızın kendi inisiyatifleri ile hayata geçirilen çok güzel ve az sayıdadır. AKTOB Başkanı Sayın Dr. Erkan Yağcı’nın belirtiği gibi bizler 1 milyon 700 bin civarı yatağa sahip ve 1,2 milyon üzeri doğrudan çalışanı olan turizm sektöründe, gelen yabancı ziyaretçi sayılarıyla dünyada ilk 10 arasına giren dev bir kaynağa sahibiz. Korona virüsünün etkilerini de ancak bu olağanüstü kaynağımızı birlikte daha yaygın ve planlı şekilde kullanarak, daha az zararla ve daha kısa sürede atlatabiliriz.
Benimkisi sadece bir öneri. Ülkemizde kontrol altına alınsa bile bize turist gönderen ülkelerde de virüs tamimiyle kontrol altına alınmadan bu sene gerçek turizmi yapacağımız aşikâr olduğundan farklı turizm modelleri de formüle edilebilir. Tesislerimizi bu sıkıntıyı atlatana kadar sosyal destek yaratmak için farklı amaçlar, farklı modeller için kullanmayı düşünmeliyiz.
Gerçek olan şu ki biz sektör temsilcileri olarak bir şekilde elimizi taşın altına hemen şimdi koymazsak, bu iş hepimiz için yıllar boyunca içinden çıkamayacağımız bir yıkım haline gelebilir. Zaten WTTC turizmdeki düşüşün 3 ila 5 senede toparlanabileceğini ön görüyor.
Böylesine bir destek belki turizm sektörü için olumlu kamuoyu yaratarak belki var olan yanlış algıları da silmeye yardımcı olabilir. Yıllarca tırnaklarımızla özenle yarattığımız olağanüstü sektörümüzü, bir virüse teslim etmeyeceğimizi ve devletimiz ile birlikte bu işin üstesinden geleceğimize çok inanıyorum.
Kapalı olan turizm tesislerinde hayata geçirilmesi amacıyla;
Okulların şimdilik 30 Nisan ve belki tüm dönem kapalı olacağı düşünerek anne ve babası sağlıkçı (doktor, hemşire vs.…) olan 10 ya da 12 yaş üstü çocuklar ve Virüsün etkisin öngörüldüğü gibi 1 aydan fazla süreceğini de farz ederek yakınında hiçbir akrabası, dostu olmayan evlerinde kapalı kalan 65 ve üzeri olanlar için aşağıdaki planı öneriyorum. Yukarıdaki sınıflandırmaya giren kişileri kendi ve ailelerin rızaları ile Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığının atayacağı gözetmenleri ile birlikte otellerimizde 14 günlük ağırlayabiliriz. Kamu, bu girişimi teşvikleriyle destekleyebilir. Diğer bir ifade ile otellerin kapalı olacağı dönemde çalışanlara verilecek olan kısa dönem çalışma ödeneğine ek olarak bu programı destekleyen otellere ilave teşvik verilebilir.
Bu programa giren oteller ve çalışacak personel tamamen gönüllülük esasına göre belirlenir.
Oteller; hedef kitleye sınırlı hizmet verecekleri ve ilave teşvik alacakları için sadece maliyetlerini hesaplayarak çok düşük fiyat uygulayabilir. Bu tarife tesislerin yıldız sayılarına göre de belirlenebilir.
Misafirler ilk önce yaşadıkları şehirlerinden gelirler.
Otele giriş öncesinde ve sürekli dezenfeksiyon ve gerekli testler uygulanır.
Tek kişilik konaklama sağlanır.
Çalışacak personel dahil kimse bulundukları tesisten 14 gün önce çıkmaz.
İkinci 14 günlük süre içinde diğer personel gelir. Böylece herkese eşit hak tanınmış olur.
65 yaş ve üzeri vatandaşlarımız ve çocuklar çok iyi korunur, ihtiyaçları daha iyi ve daha rahat sağlanır.
Denetim ve gözetim altında olacaklarından hastalık yaygınlaşmaz,
Gözetmenler eşliğinde çocuklar odalarında kamp usulü derslerine odaklanırlar,
Hem çocukların hem de 65 yaş ve üstü vatandaşlarımızın ruhsal gelişmeleri gözlenir.
Bu vatandaşlara kentlerde Valilik, Emniyet ve Belediyelerin işlerini azaltılır.
• Burada amaç;
Hem sosyal destek vermek,
Hem maliyeti karşılayabilerek âtıl kapasiteyi kullanmak,
Hem personellerimizin çalışmasını,
Hem de tedarik zinciri gibi çarkları az da olsa çalıştırarak turizm ekonomisini yaşamasını sağlamaktır.
Dünya