TEMA Vakfı, son günlerde İstanbul’un Beşiktaş ilçesindeki Çırağan Caddesi’nde yer alan koruma altındaki 112 adet çınar ağacının kesilmesiyle ilgili ortaya çıkan tartışma nedeniyle kamuoyunu aydınlatmaya yönelik bir açıklama yaptı.
Açıklamada, koruma altındaki 112 adet çınar ağacının, latince adı ‘Ceratocystis platani’ olan mantarın yol açtığı çınar kanseri hastalığı sebebiyle kesildiği aktarıldı.
‘Ceratocystis platani’ mantarının neden olduğu çınar kanseri hastalığının risk grubunun çok yüksek ve mutlaka karantina tedbirleri alınması gereken salgın bir hastalık olduğuna dikkat çekildi.
Kuş, böcek, insan eliyle, kazalarla veya rüzgar gibi nedenlerle oluşmuş yara dokularından, budama alet ve ekipmanlarından, toprakta köklerin birbirine temasından ya da yağmur suları dahil pek çok şekilde kolaylıkla bulaştığı belirtilerek, “Bulaştıktan sonra hızla çoğalıp ve kısa sürede ağacın iletim dokularını tıkayarak ölümüne neden olmaktadır” denildi.
Açıklamada, hastalığın tedavisinin mümkün olmadığının altı çizilerek, “Mantarın ağacın iletim demetlerini tıkaması ve topraktan alınan suyun iletimi kesmesi, yerleştiği iletim demetlerinin kök, gövde ve sürgünlerde olması sebebiyle hastalıklı ağaçların bakım çalışmaları ile kurtarılması da mümkün değildir. Karantina tedbirleri alınarak ağacın kesilmesi ve imha edilmesinden başka önerilen bir çare bulunmamaktadır. Konunun uzmanı bilim insanlarının hazırladığı rapor dikkate alınarak hastalıklı ağaçların kesilmesinin, hastalıkla mücadele ve daha fazla ağaca sirayet etmemesi için gerekli bir işlem olduğu değerlendirilmektedir” denildi.
‘Uzmanlar birlikte değerlendirmeli’
Cumhuriyet’in aktardığına göre, bundan sonra ne yapılacağı, hangi türlerin kullanılacağı, hangi büyüklükte fidan kullanılması gerektiği ve hastalığın izlenmesi konularının önem taşıdığı ifade edildi.
Bu konuların, yol ağaçlarının gördüğü işlev, trafik güvenliği, kentin peyzaj bütünlüğü, tarihi ve kültürel dokusuna katkısı dikkate alınarak, hastalığın tekrar etkili olmaması için uygulanması gereken tedbirlerin konunun uzmanları tarafından birlikte değerlendirilmesinde yarar görüldüğü belirtildi.
‘Kovid-19 gibi bulaşıyor, tedavisi yok’
Açıklamada ağaçları etkileyen hastalıkla ilgili teknik bilgilere de yer verilerek çınar kanseri hastalığının ağaçlarda kolaylıkla yayıldığı, tıpkı Kovid-19 gibi temas halinde hemen bulaştığı, hastalığa yakalanmış ağaçların kurtulma şansı olmadığı ve ne yazık ki henüz tedavisinin de bulunmadığı vurgulandı.
Vakfın açıklamasında, “Tüm dünyada ve ülkemizde Karaağaçları yok olma noktasına getiren Ophiostoma ulmi mantarı gibi çınar ağaçlarını yok etme potansiyeli bulunmaktadır” denildi.
Çınarları yok eden bu bulaşıcı hastalığın ‘Ceratocystis fimbriata f. sp. Platani’ adıyla Türkiye’de ilk defa 2010 yılında teşhis edildiği hastalık yüzünden İstanbul’da Beşiktaş, Beyoğlu ve Şişli ilçelerinde bir yıl içinde yaklaşık 400 çınar ağacının kuruduğu ve kesildiği aktarıldı.
Kurumaların devam etmesi üzerine 2016 yılında, İstanbul’da Gezi Parkı, Yıldız Parkı, Cumhuriyet Caddesi, Dolmabahçe Caddesi ve Çırağan Caddesi’nde bulunan, kurumuş ve canlı 976 adet çınar örneklenerek bir araştırma yapıldığı belirtilerek şu bilgiler verildi:
’55’i tamamen öldü’
“Örneklenen ağaçların 314’ünün hastalıklı olduğu, 55’inin ise tamamen öldüğü tespit edilmiştir. Hastalıklı ağaçların 97’sinin Taksim Gezi Parkı’nda, 41’inin Yıldız Parkı’nda, 17’sinin Cumhuriyet Caddesi’nde, 108’inin Dolmabahçe Caddesi’nde, 51’inin ise Çırağan Caddesi’nde olduğuna ilişkin bilgi bu çalışmada yer almaktadır.
Hastalık Türkiye’de ilk defa 2010 yılında tespit edilmiş olmasına rağmen, EPPO (Avrupa ve Akdeniz Bitki Koruma Organizyonu) 2018 yılında bu çalışmayı esas alarak Çınar kanseri hastalığının Türkiye’de bulunduğuna ilişkin ilk kaydı oluşturmuştur.
Hastalığın ülkemize son 20 yılda Avrupa ülkelerinden yapılan binlerce boylu fidan ithali yapılan İtalya’dan gelme ihtimali yüksektir. Çünkü İtalya’da hastalık yaygın olarak görülmektedir.
Ancak bunun kesin olarak belirlenmesi için genetik analizlerin yapılması gereklidir. Hastalığın tarihi değeri yüksek olan ve bu nedenle koruma altına alınan yaşlı çınar ağaçlarına ithal edilen fidanlardan bulaş olmuş budama alet ve ekipmanları ile bulaşmış olması olasıdır”
Hukuki inceleme: İzin alınmış
TEMA ağaçların kesilmesi ile ilgili hukuki inceleme de yaptı. Tarihi değeri yüksek veya anıt ağaç olarak tescil edilmiş ağaçlara yapılacak her türlü müdahale için Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’ndan izin alınması gerektiğine işaret edildi.
İBB Avrupa Yakası Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğü’nün, 28 Nisan 2020 tarih ve 29609873-962-67967 sayılı yazı ile Dr. Zeki Severoğlu, Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi, İstanbul Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ve İBB Bitki Koruma ve Zirai Mücadele Birimi uzmanlarınca yapılan inceleme ve araştırma sonucu hazırlanan raporu da ekleyerek İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvurduğu belirtildi.
İstanbul 4 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu tarafından bu başvurunun değerlendirildiği ve İstanbul Valiliği’nin 14 Temmuz 2020 tarihli yazılarının İBB Avrupa Yakası Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğü’ne gereğini yapmak üzere iletildiği aktarıldı. Valiliğin yazısı ekinde gönderilen İstanbul 4 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun 25 Haziran 2020 tarih ve 04-1068 No’lu kararında hastalıklı 73 ağaca müdahale edilmesinin gerekli olduğu, Yıldız Korusu girişinde yer alan kuru ağaçların kesilmesinin uygun olduğu görüşlerinin yer aldığı belirtildi. Böylelikle hastalıklı ağaçların kesimi için izin alındığı ifade edildi.
‘Orman İdaresi’nden izin, kesime ilişkin değildir’
Açıklamada, “Bununla beraber 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 15. Maddesine göre Orman İdaresi’nden ağaçların kesimi için de izin alınması gereklidir. Kamuoyuna yansıyan haberlerde Orman İdaresi’nden izin alınmadığı için ceza kesildiği bilgisi yer almaktadır. Burada şunu ifade etmek gerekir ki; Orman İdaresi’nce orman sınırları dışında ağaç kesimleri için verilen yasa gereği alınan bu izin ağaçların kesilip kesilmemesi gerektiğine ilişkin bir değerlendirmeye dayalı bir izin değildir. Bu izin alımının temel gerekçesi; ağaç kesimi sonrasında elde edilen odunun ormandan kaçak olarak kesilmediğinin kanıtını oluşturmak, odunun kaçak olarak nakledilmediğini gösteren nakliye teskeresinin düzenlenmesine müstenit olacak altlığı sağlamaktır” denildi.
‘Yüzde 88’ini öldürdü’
Açıklamada hastalığın geçmişi de anlatıldı. Enfeksiyonun 1949 yılında New Jersey’de dikilen çınar ağaçlarının yüzde 88’ini öldürdüğü kaydedildi.
Hastalığın Avrupa’ya İkinci Dünya Savaşı sırasında odun ambalajları ile İtalya’ya geldiği Fransa, İtalya, Yunanistan, İsviçre ve Arnavutluk’ta görüldüğü; Avrupa’da on binlerce ağacı öldürdüğü anlatıldı. Çınar kanseri mantarının oluşturduğu riskin, EFSA 2016’da (Avrupa Gıda Güvenliği Komitesi) yapılan değerlendirmeyle açık olarak yanıtlandığı belirtilerek, “Yapılan risk analizinde, mantarın sadece Fransa, İtalya ve Yunanistan’da sınırlı bir yayılışı olmasına rağmen, riskin Avrupa Birliği’nin 2000/29/EC numaralı, ‘Bitkilere veya Bitkisel Ürünlere Zararlı Organizmaların Avrupa Birliği Girişine ve Avrupa Birliği İçinde Yayılmasına Karşı Koruyucu Önlemler Talimatı’na göre tedbirler alınmadığı takdirde 40 katı olacağı tespit edilmiştir. 2000/29/EC numaralı talimat doğrultusunda alınacak önlemlere ilave tedbirler alınması halinde ise riski yüzde 80 oranında azaltacağı ifade edilmiştir. Bu nedenle bu mantar hastalığının kesinlikle karantina kuralı uygulanacak hastalıklar arasına alınması tavsiye edilmiştir” denildi.