Edirne’nin ilk kuruluş dönemlerinde Selimiye Camii’ne yakın bölgelerde Roma tapınaklarının bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Engin Beksaç, bu tapınakların en önemlisi ve en büyüğünün Zeus tapınağı olduğunu belirtti. Zeus tapınağından arta kalan bir sütunu Mimar Sinan’ın ‘ustalık eserim’ dediği Selimiye Camii’nde kullandığına dikkati çeken Beksaç, bu sütunun Edirne’de Roma döneminden kalan nadir örneklerden biri olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Beksaç, “Esasında bilindiği gibi Edirne’nin ilk kuruluş dönemlerinde bu bölgede Roma tapınaklar bölgesi var. Bu tapınakların en önemlisi ve en büyüğü Zeus tapınağıdır. Bu sütun Zeus tapınağından arta kalan bir malzeme. Muhtemelen Mimar Sinan buradaki çalışmalar esnasında bu sütunlar ile karşılaşmış ve bu köşeye yerleştirmiştir. Özellikle bu köşede sütuna ayrılacak bir yer oluşturması, bu sütun başlığına verdiği önemi göstermektedir. Selimiye’nin bulunduğu bölge Edirne’nin ilk kuruluş döneminde önemli tapınaklar bölgesi, burada çok sayıda tapınak var. Tapınaklar altında kalan bölgede çok geniş bir alana yayılan bir nekropol alanı var. Bu sütun Edirne’de Roma döneminden kalan nadir örneklerden biri, yani esasında Edirne’nin Roma döneminde geçmişini ve Edirne’nin gerçek kuruluşunda bir Roma İmparatorluğu’nun olduğunu hatırlatan bir örnek olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Selimiye Camii’nin bulunduğu alanda çok sayıda tapınak ve akropol bölgesi bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Beksaç, Mimar Sinan’ın erken dönemden kalan unsurları korumakta ve saklamakta ısrarcı olduğunun birçok yapıda görüldüğünü belirterek, Mimar Sinan’ın sanat değeri taşıyan unsurları koruduğunu ve eskiye karşı bir saygısı olduğunu dile getirdi.