IFAT Eurasia Uluslararası Çevre Teknolojileri İhtisas Fuarı Türkiye’de tüm paydaşlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. EKO MMI Fuarcılık tarafından düzenlenen fuar kapsamında gerçekleştirilecek oturumlarla çevre teknolojileri ve atık yönetimi sektörünün bugünü ve geleceğine ilişkin bir dizi konu uzmanlar, bilim insanları ve sektör temsilcileri tarafından tartışılacak. Fuar, 27-29 Nisan 2023 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.
IFAT Eurasia fuarının çevre teknolojileri ve atık yönetimi konusunda Avrupa ile teknolojik iş birliği ve ticari ilişki içinde olan ülkelere, kuruluşlara ve şirketlere ev sahipliği yapacağını hatırlatan EKO MMI Fuarcılık Fuarlar Müdürü Namık Sarıgöl, “Sınırda Karbon Düzenlemesi başta olmak üzere AB’nin çevreci uygulamaları Türkiye gibi AB’ye ihracat yapan ülkeleri daha yakından etkileyecek.
Bu durumda düşük emisyona sahip ülkelerin ya da karbonsuzlaştırma politikaları AB ile daha uyumlu olan ülkelerin vergiden muaf ya da çok düşük vergilerle AB ile ticaret yapması kolay ve avantajlı hale gelecek. Çin, Hindistan ve Türkiye gibi yüksek emisyon değerlerine sahip ülkeler için ek karbon maliyeti gündeme geleceği için AB ile ticarette dezavantajlı bir durum oluşacak.
Atık yönetimi, geri dönüşüm ve atıktan enerji eldesi konularında yapacağımız atılımlar ile bu durumu aşmamız mümkün” dedi. IFAT Eurasia fuarının çevre sorunlarına çözüm önerileri sunmaya devam edeceğini belirten Sarıgöl, “Atık yönetimi ve atıkların bertaraf edilmesi günümüzün en önemli sorunu.
Bunların başında kentsel yaşamın ortaya çıkardığı çöpler ve çöplerin toplanması ile çöplerin işlenmesi arasında bir dizi süreç yönetimi geliyor. Çöp toplama esas olarak yerel yönetimlerin işi olsa da bireylerin ve hane halklarının bu sürece etkin ve bilinçli katılımı çöp sorununun sıfır atık sistemine göre çözülmesinde en önemli paydayı oluşturuyor” diye konuştu.
Bilimsel çabalara ihtiyaç var
Kentler büyüdükçe ve nüfus yoğunluğu arttıkça atıkların yönetiminin daha bilimsel, çok taraflı ve iyi organize edilmiş sistemleri gerekli kıldığını vurgulayan Sarıgöl şöyle devam etti: “Denizlerimiz, bu denizlere dökülen nehirlerin taşıdığı atıklarla kirleniyor ve bu atıklar sulardaki canlı yaşamı da tehdit ediyor. Yani nehirleri temiz tutabilirsek ve kirlenmenin önüne geçebilirsek denizleri de kurtarabiliriz.”
Atmosferin insan etkinlikleri sonucu kirlendiğini ve karbondioksit kaynaklı yapısal dönüşüme uğradığının altını çizen Sarıgöl, “Küresel ısınmaya karşı mücadele dünya çapında topyekün bir çaba gerektirirken, kentsel yaşamda atık yönetimi kurumsal ve bireysel çabaların bir toplamı olarak ortaya çıkıyor. Yani atık deyip geçmemek gerek, küresel kirlilik mikro atıklarla başlıyor ve makro bir kirliliğe dönüşüyor” dedi.
Ambalaj üreticilerinin sorumluluğu artıyor
Ambalaj üreticilerinin her ürettikleri ambalaj için o miktarda atık toplama ve geri dönüşüme gönderme zorunluluğu konusuna değinen Namık Sarıgöl şöyle konuştu: “Ancak evsel atıklarda maalesef böyle bir zorunluluk yok. Sıfır atık mümkün mü sorusuna, eğer kendi yaşantımızdan yola çıkarsak evet diye yanıt vermek aslında kolay.
Eğer evsel atıklardan söz ediyorsak, kaynağında bu atıkları geri dönüşüme uygun olarak ayrıştırarak bu hedefe ulaşabiliriz. Burada yerel yönetimlerin bireyleri gönüllü katkıya teşvik edecek çabaları yanı sıra bilinç artırıcı kampanya ve eğitimler ve uygun araç altyapısının kurulması önem taşıyor.”
Kullanılmış yağların denizlere ulaşmasını engelleyecek bir sistem olmayışına vurgu yapan Sarıgöl, “Katı atıklar da çoğunlukla çöp poşeti içinde çöp kutularına atılıyor. Ancak çöp ve ambalaj atıkları için bile çevreci araçlar gerekiyor. Elektrikli araçların kulllanılması bu konuda iyi bir adım olabilir” dedi.