Çam ormanının eteklerinde, zeytin ağaçlarıyla bezeli, girişindeki vadide Zeus Altarı’nın olduğu 208 haneli bir köy düşünün. Adatepe’desiniz… ‘İlyada Destanı’nda ‘Gargaros’ olarak adı geçen bölge Truva, Leleg, Midilli, Pers, Atina, Roma, Selçuklu, Osmanlı izlerini taşıyor. Büyük şehir hayatını sıfırlayarak yerleşenler ve köy halkı buraya gözü gibi bakıyor. 1989’da sit alanı ilan edilmiş. Tüm restorasyonlar bittiğinde 400 haneye ulaşacak ve büyümesi duracak. Adatepe’yi bir günde rahatlıkla gezebilir; tepeye tırmanıp Zeytin Sanat Evi’nde zeytin sütlü ılık profiterol tadabilir, köy meydanındaki çınar altında bir kahveyle soluklanıp zeytin sütü, zeytinyağı, zeytin kolonyası alabilirsiniz.
Dionysos’tan miras
Çamlıbel Köyü – Edremit/Balıkesir
Köy, Balıkesir merkeze 109, Edremit’e 17 kilometre mesafede. Bol oksijeni, çam ağaçlarıyla çadır ya da karavan için ideal bir ortam sunuyor. Bu yıl pandemi nedeniyle gerçekleşmeyecek olsa da her yıl ağustosta kökleri Dionysos bağbozumu şenliklerine dayanan ‘Çamlıbel Köyü Hayırı ve Festivali’ gerçekleşiyor. Bundan 8 yıl öncesine kadar şenlik havasında geçen etkinlik, unutulmaz sanatçı Tuncel Kurtiz’in katkılarıyla üç gün süren bir sanat şölenine dönüştü. Çamlıbel’e geldiğinizde, fotoğraf makinenizi yanınıza almayı sakın unutmayın, sosyal medya sayfalarınıza girmeyi hak eden nefis manzara fotoğrafları çekeceksiniz.
En güzel kampların ev sahibi
Mehmetalan Köyü – Edremit/Balıkesir
200 yıllık köklü bir tarihe sahip olan köye, Edremit üzerinden Assos istikametine giderken sağda Zeytinli tabelasının gösterdiği yola girdikten birkaç kilometre sonra ulaşılıyor. Eğer kamp için yola çıktıysanız, Mehmetalan’a varmadan Zeytinli’de eksiklerinizi tamamlayın. Buraya kadar yol asfalt. Mehmetalan Köyü’nde etrafı gezip eski taş evleri fotoğraflayabilir, evlerinin önünde zeytin, zeytinyağı ve köy yumurtası gibi ürünler satan köy halkından alışveriş yapabilirsiniz. Mehmetalan’dan 6 kilometrelik yürüyüşten sonra sizi Türkiye’nin en güzel doğa kamplarından üçü karşılayacak: Hızırkamp, Akaleos ve Akyar. Mehmetalan Köyü’nün içinde yürüyüş ve bisiklet parkurları, gözlem ve kültür noktaları var.
Türk-Rum ortak yapımı
Küçükçetmi Köyü – Ayvacık/Çanakkale
Ayvacık’a 25 kilometre mesafedeki köyde taşın ve ahşabın birlikte kullanıldığı evler oldukça etkileyici. Kazdağları’nın eteklerinde kurulu bu nefis köy denize sadece 3 kilometre uzaklıkta. Fatih Sultan Mehmet döneminde Oğuzların Çepni boyundan bir aile tarafından kurulduğu söyleniyor. Daha sonra Midilli’den gelen Rumların köye yerleşmesiyle Türkler ve Rumlar, mübadeleye kadar asırlarca birlikte yaşamışlar burada. Köye bakan ormanlarda bahar mevsiminde bülbüllerin ve diğer kuşların doyumsuz senfonilerini dinleyebilirsiniz. İda Taş Konak ya da Mavras Taş Odalar, konaklayabileceğiniz adresler arasında.
Dibek kahvesi yudumlayın
Zeytinliköy – Gökçeada/Çanakkale
Adanın en sevdiğim iki Rum köyünden biri olan Zeytinliköy, Rum evleri, dar sokakları, minik dükkân ve kafeleriyle hem gündüz hem de geceleri oldukça hareketli. Kışları köyün yerli nüfusu 60 kişi civarında, yaz aylarında bu sayı yüzlerce kişiyi buluyor. Köydeki en ünlü içecek dibek kahvesi; birçok kafede bulabilirsiniz ancak en meşhuru Madam’ın Kahvesi. Dünyadaki
300 milyon Ortodoks Hıristiyanın ruhani lideri 1. Bartholomeos 1940’da Zeytinli’de doğmuş. Köyün diğer ünlü markası Barba Hristo tatlıları. Sakızlı muhallebisini ve krem karamelini şiddetle tavsiye ederim.
Bir rüyanın en güzel durağı
Yeşilyurt Köyü – Ayvacık/Çanakkale
Kazdağları, ömründe en az bir kez içinde uyanmamız gereken bir rüyaysa Yeşilyurt Köyü, bu rüyanın en güzel duraklarından biri. Konaklamak için yeni nesil, doğaya saygılı ahşap oteller, taş dokular ve alabildiğine korunmuş bir doğa var. Yeşilyurt Köyü, bize Rumlardan ve Türkmenlerden kalma bir miras. Denize mesafesi 2 kilometre. Pek çok taş ev restore edilmiş. ‘Yazgara Mola’ isimli küçük dükkân keçi sütünden fesleğenli, tarçınlı, zencefilli ev yapımı dondurma satıyor. Kafelerden Ege türküleri ya da caz tınıları sokağa yayılıyor. Hemen yanındaki Atölye’de çok güzel ahşap objeler bulabilirsiniz. Köyün en güzel sokaklarını gezin, bir kahvede soluklanın, Çetmihan’da birbirinizin gözlerinin içine bakarak güneşi batırın.
Dalmayı sevenler için
Fındıklı Köyü ve Kömür Limanı/Çanakkale
Çanakkale’nin Gelibolu tarafında kalan bakir mi bakir bir köyün ucunda sakin bir koy var. Dalmayı sevenlerin İstanbul’dan en yakın rotası olarak gösterilen Kömür Limanı, Fındıklı Köyü’nde. Kampçılar için de ideal bir koy. Kömür’e gidecekler için ufak bir tüyo vereyim; çok sağlam bir terlik veyahut deniz ayakkabısı gerekli, çünkü yerler hep taş. Buradaki kayalara tırmanıp küçük, yolsuz koylar keşfetmek, Fındıklı Köyü meydanındaki kahvehanede soluklanmak ve bir kahve içmek paha biçilemez.
Doğa harikası şelaleleri de görün
Zeytinli Köyü – Edremit/Balıkesir
Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı, sahil beldesiyle çok tatlı bir dağ köyü Zeytinli… Sahil kısmı Edremit ve Akçay’a nazaran daha sakin. Ancak asıl köy Kazdağları’nın yamaçlarında kurulu. Akçay’ı geçtikten sonra karşınıza çıkacak olan Zeytinli tabelasını takip ettiğinizde sizi ‘Sütüven’ ve ‘Hasanboğuldu Şelaleleri’ karşılayacak. Zeytinli’ye geldiğinizde bu iki doğa harikasını mutlaka görmelisiniz.
Büyülü taş evler
Ahmetçe Köyü – Ayvacık/Çanakkale
Arazisi oldukça engebeli ve ulaşımı zor ama bu sizi yıldırmasın. Türkiye’deki zeytin üretiminin yüzde 3’ü burada yapılıyor. İkliminin güzelliğinden elma, erik, incir, mandalina, badem gibi birçok ürün de yetişiyor. Batısından ve güneyinden masmavi Ege Denizi’yle çevrili… Kendine özgü mimarisi ve doğal güzellikleriyle henüz keşfedilmemiş bir mücevher Ahmetçe Köyü, taş evlerden oluşan büyülü bir dünya sunuyor. Köydeki Simurg Inn en havalı konaklama mekânı.
15’inci yüzyılda kuruldu
Nusratlı Köyü – Ayvacık/Çanakkale
Kazdağları’nın güney yamaçlarında 15’inci yüzyılda kurulan köy, ilk olarak Musatpınarı mevkisinde oba olarak varlığını sürdürmüş, ardından bugünkü yerine taşınmış. Köyün içinde zeytin, zeytinyağı, şifalı bitkiler ve organik ürünler satılan küçük bir dükkân var; bir de 4-5 tane ev pansiyonu… Tüm bunlar köy ekonomisine katkı sağlamak amacıyla işletiliyor. Bu tatlı köyü ziyaret edenler, taş evlerdeki şirin pansiyonlarda konaklayabilir, köy meydanında kurulan organik ürün merkezinde alışveriş yapabilir. Ayrıca dağ sporlarıyla ilgilenenler için de ideal bir yer.
Sahili dillere destan
Koyunevi Köyü Sokakağzı Sahili – Ayvacık/Çanakkale
Sokakağzı, Koyunevi Köyü’nün sahil kısmına verilen isim. Eskiden ‘Yalı’ denen bölgeye ‘Sokakağzı’ ismi koydaki ‘Sokak Deresi’nin döküldüğü yerden dolayı verilmiş. 1950’lerde ilk yerleşim, yaz aylarında taş yığma evlerle başlamış. Zamanla bölge daha cazip hale gelip yaz kış oturulan bir yer olmuş. Şu anda Sokakağzı’nda yaklaşık 40-50 hane yaşıyor ve balıkçılık, zeytincilik ve turizmle geçiniyor. Sokakağzı uzun yıllardır müdavimleri oluşmuş, bakirliğini koruyan bir sahil. Kendimi daha izole ve daha bozulmamış bir Kuzey Ege köyünde hissettiğim yer burası. Ahşap masa ve iskemleler, iri kumlu plaj, tatlı balık lokantaları… Hepsi aile işletmesi. Müzik yok. Ama doğanın müziği ve dalgaların sesi var.
Fıstık çamının anayurdu
Kozak Yaylası – Bergama/İzmir
Burası, Bergama – Ayvalık arasında 67 kilometrelik bir vadi. Yukarıbey, Aşağıbey, Kaplan, Demircidere, Göbeller isimli köyler birliğinin toplamından oluşan Kozak Yaylası, Ege’nin nimetlerinden fıstıkçamının anayurdu. Köylerde su istediğiniz zaman bile içinde fıstıkçamıyla servis ediliyor. Her köye uğrayarak, tadını çıkara çıkara gezmek, Nebiler Köyü’ndeki şelaleyi görmek, Ayvatlar’da kazı çalışmalarının tamamlanmasını bekleyen antik kenti ziyaret etmek ve Göbeller’deki kamp alanlarında konaklamak size harika bir doğa deneyimi yaşatacak.
Adı sanatından geliyor
Tahtakuşlar Köyü- Edremit/Balıkesir
Türkiye’nin ilk özel etnografya müzesiyle birlikte bir köyde açılan ilk sanat galerisine ev sahipliği yapan Tahtakuşlar Köyü, doğal güzellikleri ve Türkmen geleneklerini devam ettiren yaşam tarzıyla ilgi çekici bir yer. Alibey Kudar’ın açtığı, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türk boylarının kültürel yansımalarına tanıklık eden etnografya müzesinde dünyanın en büyük kaplumbağasının kabuğu da var. Tahtakuşlar 130 hane ve yaklaşık 600 kişilik nüfusa sahip. Her ne kadar Alevi-Türkmen köyü olarak bilinse de köylülerin bir kısmı kendisini şaman olarak tanımlıyor. Ormancılık ve tahta işlerini sanata dönüştürmüşler ve bu konudaki ünlerinden dolayı da köyleri Tahtakuşlar olarak anılmış.
NEDEN GİTMELİ?
Berrak bir sabaha uyanmak, gerçek yeşilin ne olduğunu görmek, uzun ve dingin yürüyüşler yapmak, bozulmadan ayakta kalan belki de son köylerde soluklanmak, geleneksel dükkânlardan alışveriş yapmak, büyük kentteki yaşam mücadelesine kaldığınız yerden devam ettirecek enerjiyi sağlamak için…