Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği İZODER’in, deprem gerçeği ve yalıtım konusunda kamuoyunu bilinçlendirmeyi görev edindiğini belirten İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Gökçe, şöyle konuştu:
“Ülke olarak depremle yaşamayı öğrenmeli, güvenli ve kaliteli yapılaşma bilinciyle hareket etmeliyiz. Binalarımız için hayati önem taşıyan Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin sadece 2,5 yıl önce yürürlüğe girmesi, deprem kuşağında yer alan ülkemizde, binalarımızı korumakta geciktiğimize işaret ediyor. Türkiye’de mevcut bina stokunun yüzde 80’e yakını 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden önce, yüzde 20’yi aşkını ise 2000-2020 arası inşa edilmiş durumda. Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2018’den itibaren inşa edilen ve zorunlu olarak su yalıtımı yapılan bina sayısı toplam yapı stokunun sadece yüzde 1.5’ini oluşturuyor. Toplam 9.8 milyon bina, 28.6 milyon konutun bulunduğu ülkemizde bu oranlar, bugün güvenli bina sayısı konusunda maalesef istediğimiz noktada olmadığımızı gösteriyor.
Çelik donatının dayanımı için gerekli olan su yalıtımı, şimdiye kadar çoğunlukla ihmal edildiği için, ülkemizde 30 yıllık binalar ömrünü tamamlamış olarak görülüyor. Oysa asgaride 80-100 yıl gibi bir süre için inşa edilen binalarımız korozyon etkisine karşı korunmuş olmalı. Yönetmelikle, su yalıtımı uygulamalarının doğru ve standartlara uygun yapılması sağlanacak, böylece betonarme içerisinde yer alan demir donatının korunarak kullanım ömrü uzayacak. Bunun için de mevzuatların öngördüğü gibi yapıların her yönden gelebilecek suya veya neme karşı korunması için su yalıtımı uygulaması yapılmalı.
2018’de inşa edilen bina 2038’de riskli yapı grubuna girebilir
Bundan sonra inşa edilecek tüm binalarımızda en baştan itibaren doğru su yalıtımının uygulanıp uygulanmadığı sıkı bir denetimle takip edilmeli. Su yalıtımının zorunlu tutulduğu 2018’den itibaren inşa edilen binalarda bile doğru uygulama yapılmaması halinde güvenli yapılaşma sağlanamaz. Çünkü doğru su yalıtımı uygulamasıyla korunmayan ve suya maruz kalmaya devam eden yeni binalar da 20 yıl sonra riskli yapı grubuna girecektir. Doğru su yalıtımı, yapının inşaat aşamasında yapılmalıdır. Daha sonra yapılacak yalıtım ve etkileri oldukça sınırlı olmaktadır. Seçilen malzeme, uygulanacak yere göre değişkenlik göstermektedir. Geç de olsa su yalıtımının zorunlu hale getirilmesini iyi değerlendirmeli, binalardaki su yalıtımı uygulamalarını sorgulamalıyız.
Su yalıtımı binamızı ömrü boyunca nemden ve sudan korur
Binalar için yönetmeliğin yayımlanmasını müteakip zorunlu uygulamalar arasında kılınan ve yapı denetim kapsamına alınan su yalıtımının maliyeti ise bina inşaatının metrekare maliyetlerinin sadece yüzde 2-3’ünü oluşturmaktadır. Son derece makul bir maliyetle uygulanabilen su yalıtımı, binamızı ömrü boyunca nemden ve sudan koruyabilir. Üstelik nem görülen binalarda sağlık sorunu yaşandığını da dikkate alırsak, su yalıtımı sayesinde sağlıklı, güvenli ve konforlu bir yaşam alanına sahip oluruz.
Kentsel dönüşüm yalıtımlı ve güvenli binalar için çok önemli
Kentsel Dönüşüm Eylem Planı, güvenli yapılar inşa etmek için önemli bir fırsat. Yeterli dayanıma sahip olmayan binalarımızı tespit etmeli, kentsel dönüşüm veya güçlendirme çalışmalarıyla yalıtımlı ve güvenli hale getirmeliyiz. Kentsel dönüşümün hızlanması için vatandaşlara verilen kredi limitlerinin yükseltilmesi de yeni ve güvenli yapıların hayata geçirilmesini hızlandıracaktır.
Yaşadığınız binayı sorgulayın
Tüm bu bilgiler ışığında yaşadığınız binada su yalıtımı olup olmadığınızı öğrenmek büyük önem taşıyor. 5-10 yıllık binalarda bodrum katı veya çatı katına bakarak su yalıtımı olup olmadığını, su sızıntısı, korozyon, küf gibi izlerden anlayabiliyoruz. Bu izler, binada sorun yaşandığının önemli göstergeleridir. Binanın depreme dayanıklı olup olmadığını anlamak için mukavemet testi yaptırılmasını tavsiye ederim. “