İzmir yoğun tarımsal faaliyetlerinin yanı sıra hızla büyüyen sanayisiyle Türkiye ekonomisine katma değer yaratırken, buna paralel olarak sürdürülebilir modellere de ihtiyaç duyan bir kent konumunda…
Bu anlamda yoğun bir çalışma yürüten İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA), projelendirdiği çalışmalarla kentin gelecek 10 yıllık dönemde sürdürülebilir kalkınması için kritik bir yerel kalkınma stratejisini ortaya çıkarmayı hedefliyor.
İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, iklim değişikliği ile mücadele ve sahip olunan çevresel tehditlerin ortadan kaldırılarak ekonomik gelişmenin devamlılığının sağlanmasına yönelik yeşil büyüme ve mavi büyüme yaklaşımlarını araç olarak gördüklerini belirtiyor.
Bu kapsamda “İzmir’de Yeşil Dönüşüm ve Mavi Fırsatlar Perspektifi’ni ortaya koyduklarını belirten Yılmaz, çalışmanın özgün metodolojisi ve sunduğu sonuçlar ile karar vericiler için İzmir’in yeşil dönüşümü ve mavi fırsatlarına ilişkin olarak bölge aktörlerine ufuk açan bir rehber niteliği taşıdığını söyledi.
Mehmet Yavuz, çalışmayla ilgili şunları söyledi: “Türkiye’de ilk kez küresel sürdürülebilirlik hedefleri ile yerelde yapılacak uygulamaları birleştiren çalışmada gıda endüstrisinden kâğıt üretimine, geri kazanımdan bitkisel üretime, büyükbaş hayvancılıktan su ürünleri üretimine, gemi geri dönüşümden limanlara kadar geniş bir yelpaze içinde İzmir’de yeşil ve mavi büyümeyle uyumlu yaklaşımların nasıl hayata geçirilebileceği konuları ele alındı.
Mevcut risklerin büyüklüğü, bunların nasıl azaltılabileceği, önerilen müdahale senaryolarının ekonomik, çevresel ve sosyal faydaları özgün bir metodolojiyle Ajansımız uzmanlarının yoğun emekleriyle ortaya konuldu.” Sınırlı doğal kaynaklara sahip İzmir’in, korunması gerekli pek çok ekosisteme ev sahipliği yaptığını söyleyen Mehmet Yavuz, kentin yoğun tarımsal üretim ve sanayileşmenin etkisiyle kuraklaşma gibi ciddi çevresel baskılar ile karşı kaşıya olduğunu söyledi.
Öte yandan İzmir’in Türkiye’nin toplam atığının yüzde 10’unu ürettiğini belirten Yavuz, sözlerine şu şekilde devam etti: “Her ne kadar son yıllarda atık işleme sektörü önemli bir gelişme göstermiş olsa da geri dönüşüm oranımız oldukça düşük. İzmir’in sürdürülebilirliği için daha farklı bakış açılarının geliştirilmesi gerekiyor. Tabii ki büyüyecek, geliri ve refahı artıracağız.
Ancak diğer taraftan bunu sürdürülebilir metotlarla yapmak; çevreye, doğaya ve insana saygılı bir üretim süreci geliştirmek gerekiyor. Bu bağlamda, yeşil büyüme ve mavi büyüme yaklaşımları çevresel baskının yönetilmesi açısından önemli bir metot olarak gündeme geliyor.
Biz de Ajans olarak bu iki yaklaşımı çalışmalarımızın odağına yerleştirdik ve İzmir özelinde yeşil büyüme potansiyeli ile mavi büyüme fırsatlarını ortaya koyan çalışmamızı 2022 yılı içerisinde kamuoyu ile paylaştık. Bu çalışma kapsamında önümüzdeki 10 yıllık dönemde İzmir sanayisi ve tarımında yeşil ve mavi büyüme bağlamında yapılması gerekenleri sektör ve mekân bazında ortaya koyduk.
350 milyon dolar yatırımla 750 milyon dolar kazanım
Çalışmaya konu ettiğimiz 6 sanayi sektörünü birlikte düşündüğümüzde, önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu sektörlerin yeşil dönüşümü için yaklaşık 350 milyon dolar tutarında bir yatırıma ihtiyaç duyduğunu, bu yatırım yapıldığı takdirde yaklaşık 750 milyon doları ekonomik kazanç elde edileceğini, ancak bundan daha önemlisi bu yatırımlar sayesinde 1,6 milyon ton atık azaltımı, 54 milyon metreküp su tasarrufu ve 1,8 milyar KwH enerji tasarrufu elde edileceğini ortaya koyduk.
Tarım sektörü ve mavi ekonomi bağlamında da yaptığımız benzer analizler bize, çevreci yatırımlar yapıldığı takdirde, hem iktisadi ve çevresel açıdan daha sürdürülebilir bir altyapıya kavuşacağımızı hem de bu yatırımlar eliyle ciddi bir ekonomik hareketliliğin ortaya çıkacağını göstermektedir.
İzmir’in güçlü liman geçmişi ve deneyimini ileriye taşımalıyız
Denize ve denizle ilgili faaliyetlere odaklanan Mavi Büyüme için de İzmir’in önemli fırsatları bünyesinde barındırdığını vurgulayan Yavuz, İzmir’in beş bin yıllık bir liman kenti olduğunun hep göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizerek İzmir’de deniz ve kıyı ekonomisinin geliştirilmesi hedefinin merkezine deniz taşımacılığı ve limanların geliştirilmesini koyduklarını belirtti.
Bugün 16 limanı ile 92 milyon ton yük elleçleyen İzmir’in sahip olduğu güçlü liman altyapısı ve deneyimini, günümüzün değişen koşulları içinde daha ileriye nasıl taşıyabileceğini, deniz taşımacılığı ve liman hizmetleri özelinde bölge cazibesinin artırılabilmesi için benimsenmesi gereken stratejileri İzmir Limanları Mevcut Durum Analizi ve Gelişim Perspektifi ile çalıştıklarını belirten Yavuz, 2022’de tamamlanan çalışmanın İzmir ekonomisinde deniz taşımacılığı ve liman hizmetleri sektörünün payının artırılmasında güçlü bir yol haritası olduğunu kaydetti.
TCDD İzmir Limanı’nın Canlandırılması, Aliağa Limanlarının Güçlendirilmesi, Çandarlı Limanı’nın Rüzgâr Enerjisi Üzerine İhtisaslaşması ve İzmir Liman Otoritesi’nin Oluşturulması olduğunu belirten Yavuz, bu çalışmanın işaret ettiği şekilde Aliağa bölgesi özelinde liman arka alanında ulaşım ve lojistik sorunlarının ve gerekli altyapı yatırımlarının uzman bir ekiple daha detayda çalışıldığını belirtti.
İzmir liman ekosistemini oluşturan TCDD İzmir Limanı, Aliağa limanları ve Çandarlı Limanı’nın gelişimi açısından yapımı süren Kemalpaşa Lojistik Merkezi’nin faaliyete geçmesi ve merkezin demir yolu hatları ile hem OSB’lere hem de limanlara bağlanması gerektiği görüşünü savunan İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, bu bağlantının İzmir ve çevresinin çekim merkezi olma rolünü ve Ege Bölgesi’nin Türkiye’nin üretim ve ticareti içindeki konumunu güçlendireceğini belirtti.