İstanbul Altın Rafinerisi, İstanbul Sanayi Odası en büyük şirketler listesinde ilk yirmide, ülke ihracatında ise, ilk onda yer alan, halka açık olmayan, değerli metal sektöründe LBMA (London Bullion Market Association) tarafından akredite edilmiş, altınları dünyada kabul gören 68 rafineriden biri olan, hatta dünyaca kabul gören bu 68 rafineri içerisinde büyüklük itibarı ile ilk onda bulunan, tüm dünyada yüksek repütasyona ve saygınlığa sahip global bir firmadır.
Şirketimiz 1996 yılında kurulmuş olup, 2002 yılında Halaç Ailesi’nin (Fazlı Halaç, Ömer Halaç, Özkan Halaç ve Özcan Halaç) İstanbul Altın Rafinerisi hisselerinin çoğunluğunu alması ile faaliyetine devam etmiştir. 2008 yılında hissedarlardan Ömer Halaç’ın vefat etmesi ile, yaklaşık 12 yıldır Ömer Halaç’ın varisleri, Özcan Halaç, Fazlı Halaç ve diğer kurucu ortaklar Genel Kurullarda temsil edilmekte ve şirket, profesyonel bir Yönetim Kurulu tarafından başarı ile yönetilmektedir.
Bugün tüm bu yaşanan süreç göstermektedir ki, ne aile içinde ne de şirkette bir miras kavgası oluşmamış, miras hukuku tamamen yerini bulmuş ve şirket hisseleri varislere geçmiş, 12 yıl boyunca misli ile büyüyen şirkette yaşanan sermaye artışlarında da her zaman varislerin hisse oranları korunmuştur.
Söz konusu haberin içeriğini oluşturan süreçler ise, vefat tarihinden itibaren miras konusunda herhangi bir kavga olmamasına rağmen, rahmetli Ömer Halaç’ın eşi İlknur Halaç’ın şahsi husumet ve hırslarla açmış olduğu çeşitli davaların bugüne kadar sürmesi ile ortaya çıkan uzunca bir süreç olup, haber değeri taşıyacak yeni bir durum söz konusu değildir. Bu süreç uzun bir süreç olup şirkete karşı çok sayıda dava vardır ve bu davaların büyük çoğunluğu şirket lehine sonuçlanmış, devam edenler de bilirkişi raporları ile şirketin haklılığı kanıtlanmıştır.
İddiaları başlıklar halinde cevaplandırmak gerekirse;
1. 3 çocuğu olan İlknur Halaç’ın şirkette yüzde 32 hisseye sahip olduğu iddiası gerçek dışıdır. Kendisinin şirketteki hissesi yüzde 7,9’’dur. Reşit olmayan 2 çocuğunun hisseleri 20.02.2020 tarihine kadar anne İlknur Halaç tarafından temsil edilmekte iken, sonrasında 20.02.2020 tarihinde mahkemenin verdiği karar ile çocukların hisselerinin temsili anne İlknur Halaç’tan alınarak, doğru yönetilmesi ve idaresi amacıyla kayyum yönetimine bırakılmıştır. Şirketimiz için bu hisselerin muhatabı kayyumluk müessesidir. Diğer 3. çocuk İlker Halaç ise, reşit olduğu tarihten itibaren kendi hisselerinin sahibi ve Yönetim Kurulu üyesidir.
2. İlknur Halaç sahip olduğu paya ilişkin haklarını kullanamadığını iddia etmektedir. Bu iddiaların tamamı gerçek dışıdır. Hissedar olarak payları bugüne kadar yapılan tüm şirket genel kurullarında gerek kendisi gerekse vekilleri aracılığı ile temsil edilmiştir. Şirketimiz her Genel Kurul’dan önce yasa gereği ortakların şirket defterlerini inceleyebilmesi için şirket merkezinde hazır bulundurmaktadır. Nitekim İlknur Halaç da vekilleri vasıtası ile bu kayıtları incelemiştir. Şirkete alınmaması gibi bir durum kesinlikle gerçek dışıdır.
3. Özel denetçi konusu ise, 2017-2018 yılları arasındaki 1 yıllık bir dönem için İlknur Halaç’ın talebi üzerine mahkemenin, Türk Ticaret Kanunu gereği azınlık hakkı sebebi ile verdiği sınırlı bir denetimdir. Şirketimiz Uluslararası Bağımsız Denetim firmaları tarafından ve yeminli mali müşavirler aracılığı ile zaten sürekli denetlenmektedir ve raporlar sürekli yayınlanmaktadır.
Burada özellikle kamuoyunun dikkatine sunmak isteriz ki; bahsi geçen haber güncel ve haber değeri olan bir haber değildir. Maalesef planlı ve maksatlı olarak tekrardan gündeme getirildiğini düşünmekteyiz. Şöyle ki; 4 yıl evvel yine Hürriyet Gazetesi’nde hemen hemen aynı içerik ile yayınlanmış, haberi yapan Dinçer Gökçe basından takip ettiğimiz kadarı ile 2016 yılındaki hain darbe girişimden sonra FETÖ Terör Örgüt Üyeliği’nden gözaltına alınıp tutuklanmıştır. Ne manidardır ki, bahsi geçen davalarda İlknur Halaç’ı temsil eden avukatlardan biri FETÖ terör örgütü davasından mahkum edilmiş olup, basında Hakan Şükür’ün avukatı olarak anılan Haydar Mete’dir. Bir diğer avukat ise yine basından bildiğimiz kadarı ile “FETÖ terör örgütünün “yargı imamı” olarak geçen M. Kadir Filizer’dir ve hali hazırda firari konumdadır. İlknur Halaç’ın aynı vekaletname ile vekil tayin ettiği avukatlardan sonuncusu ise, Sefa Karcıoğlu olup, şu anda onunda terör örgüt suçlaması ile soruşturmalar geçirdiğini bilmekteyiz.
Bahsi geçen haberin kamuyu ilgilendiren bir yanı bulunmamasına rağmen, ülkenin önde gelen en saygın şirketlerinden biri olan şirketimizin adı karıştırılarak hakkında soru işareti yaratılmaya çalışılması endişe vericidir. Şirket itibarını zedeleyecek şekilde, herhangi bir araştırma yapılmaksızın, haberin içeriği ile ilgili görüşümüz dahi alınmadan ve sanki haber yapılmadan önce tarafımızdan görüş alınmış intibası verilerek kaleme alınmış olan bu haberin, bu kadar geniş bir şekilde Hürriyet Gazetesi’nde yer alması, yukarıda bahsi geçen gerçekler ışığında tarafımızda şüphe uyandırmıştır.
Ülkemizin önde gelen medya kuruluşlarından biri olan ve etik ve ahlaklı habercilik konusunda hassasiyeti olduğunu düşündüğümüz Demirören Medya Grubu’nun da yukarıdaki bilgiler ışığında yaptığı haberi tekrar gözden geçirerek ve bu haberin dolaylı yoldan istenmeyerek de olsa nelere hizmet ettiğini değerlendirerek, evrensel haberciliğin ilkeleri gereğini yerine getiren adımları atmasını bekliyoruz.
Ülkemizi dünyada gururla ve başarılarla temsil eden global repütasyona sahip şirketimizin itibarı ile oynanmasına kesinlikle izin vermeyeceğimizi ve bu konuda kanunun tarafımıza verdiği tüm hakları sonuna kadar kullanacağımızı bildirmek isteriz.
Saygılarımızla,
İstanbul Altın Rafinerisi A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Ayşen ESEN