Amazon ormanlarının ortasından fırlayan ve bulutların üzerine çıkan bu dağ 2 bin 770 metre yüksekliğinde. Son derece sert kuvars taşından oluşan bu ilginç dağ bir mimarın elinden çıkmış görüntüsü veriyor. Bu görüntü yüzünden yerliler, uzun süre bu dağı burada yaşayan insanların yapmış olabileceğini düşündüler. Ancak bu tezi doğrulayacak bir bulguya rastlanmadı. Bu sarp ve çıkılması çok zor olan dağın sadece görünümü değil zirvedeki esrarengiz coğrafi farklılıkları da bir türlü çözülemedi.
BİLİM İNSANLARINDAN İLGİNÇ TEORİ
Dünya’da çok az bölgede bulunan, oluşum şekli ve şu andaki görünümü itibariyle kuvars dağlar dünyadaki diğer dağlardan çok farklı. Bilim insanları kuvars dağların oluşumuna bir teori üzerinde duruyorlar. Dünyada milyarlarca yıl önce tüm kıtalar bir bütün kara parçasıydı. Afrika Kıtası Amerika’dan koptuktan sonra Afrika Kıtası’dan Güney Amerika’ya doğru su kütleleri akmaya başladı. Meteorların çarpmasıyla Güney Amerika’da oluşan büyük çukurlar su kütlelerinin taşıdığı toprakla dolmaya başladı. Geçen milyon yıllar boyunca bu çukurlarda biriken toprak magmanın da etkisiyle taşlaştı. Bölgede oluşan erozyonlar çukurların etrafındaki daha yumuşak toprağı aşındırınca çukurları dolduran ve artık taşlaşmış olan yapı bölgede ayakta kalmayı başardı.
Geçen milyon yıllar boyunca rüzgârın da aşındırmasıyla bu yapının zayıf kısımları aşındı ve aşağı doğru çöktü. Bunun sonucunda kuvars dağlar bugünkü şeklini aldı. Kuvars dağları Güney Amerika’daki birkaç ülke dışında, Afrika’da bulmak mümkün. Ancak Afrika’daki kuvars dağlar oldukça alçak (100-200 metre yüksekliğinde). Dağın tepesinde çok sayıda şelale bulunuyor. Bu kadar sert bir dağda çok sayıda şelale bulunması bilim adamları tarafından tuhaf karşılanıyor. Bazı yerleri saf granitten olan Roraima Dağı sadece kendi yapısıyla ve görüntüsüyle değil üzerinde yaşayan canlılarla da şaşırtıyor. Dünyanın en küçük kurbağası bu dağın zirvesinde yaşıyor. Ayrıca dağda yaşayan bitki ve hayvanları buradan başka yerde görmek mümkün değil.
Başka yerlerde görülmeyen çok ilginç bitki ve hayvan örnekleri bilim adamlarının ilgisini bölgeye çekiyor. Adeta ayrı bir dünya gibi kendine has bir hayatın akıp gittiği dağın tepesinde yer alan kayaların, tepede sert esen rüzgârlar sebebiyle oluştuğu düşünülen ilginç şekilleri de görenleri hayrete düşürüyor. Kuvars Dağı’nın temel maddesi olan kuvars kayaları ve kuvars yatakları, depremlerin oluşumu konusunda da araştırmalara konu oluyor ve araştırmacıların yoğun dikkatini çekiyor. Nükleer santraller, büyük fabrika ve tesislerin güvenli bölgelere inşa edilmesinden, büyük barajların yapısal ihtiyaçlarına kadar birçok konuda önemli ipuçları sağlayabileceği düşünülen araştırmalar kuvars yatakları üzerinde yoğunlaştırılıyor.
Yani Roraima Dağı da bu araştırmalara konu olabilecek yerler arasında bulunuyor. Dağın zirvesi gün boyu sis altına kalabiliyor. Güneş açtığında ise kavurucu oluyor. Burada havanın ne zaman değişkenlik göstereceği belli değil. Ayrıca dağda ilginç görünüme sahip su birikintileri de var. Bunlardan biride jakuziyi andıran görüntüsüyle dikkat çekiyor. Yalnız bu bölgede su aşırı soğuk. Tek şansınız güneşin olması ve soğuğu minimuma indirmesi.
YERLİLERİN TUHAF İNANIŞI
Yıllar önce Venezuela’da Kukenan ve Tek nehirlerinin kıyısında büyük bir kabile yaşarmış. Bu kabile dalları göklere kadar uzanan dev gibi bir ağacın etrafında hayatlarını sürdürürlermiş. Uzak diyarlardan bir genç ağaç kökünü görmek için yola koyulmuş. Yağmur ormanlarını aşarak bu kabilenin yaşadığı bölgeye ulaşmış.
Bölgeye gelen genç kabilenin şefinin kızına âşık olmuş. Şef bu ilişkiye karşı çıkmış. İki genci öldürmek için ağacın gövdesine bağlamış. Gençleri yakmak için yakılan küçük ateş gençlerin ruhlarıyla büyümüş ve tüm ağacı sarmış. Kabile bu ateşi söndüremeyince tüm ağaç simsiyah olana kadar yanmış ve tüm meyveleri etrafa saçılmış. Bu yangın sonrası ağaç köke yakın bir yerden kırılınca gövdesi Canaima Bölgesi’ne düşmüş. İşte bu dev ağacın kalan kökü Roraima Kuvars Dağı, Canaima Bölgesi’ne düşen gövdesi de Auyan Kuvars Dağı.
Etrafa saçılan meyveleri de diğer küçük kuvars dağları oluşturmuş. Bu etkileyici dağa ziyaret gerçekleştirenlerin sayısı çok az. Güvenlik önlemlerinin tam olarak alınamaması buna örnek olarak gösterilebilir. Ama bu, maceraperest gezginlerin bu eşsiz dağa çıkmasına engel değil. Dağa ilk tırmanan kişi ise bir İngiliz ve şimdilerde birçok dağcı ondan ilham alarak buraya tırmanmaya çalışıyor. Bu doğa harikasını görmek ve deneyimlemek için birçok kişi can atıyor.