Bakanlık yönlendirici olmalı. Yapılması gereken bakanlığın çalışması altında bölgeler belirlenmeli, kamu özel iş birliği ile bu bölgelere yönelmek gerekiyor. Biz sadece müstakil bina yapmak yerine bakanlığın bize gösterdiği yerlerde inşaat yapabiliriz. Şehrin bina yoğunluğunun bina stoğunun eski olduğu anlarda inşaata yoğunlaşılmalı. Şehir dışında planlanan binaların önüne kesip bütün uğraşımızı şu an şehir merkezindeki binalara vermeliyiz. Yarısı Bizden gibi kampanyalar var ama bu iş kesinlikle siyaset dışı tutulup Bakanlık, Büyükşehir Belediyesi, 39 belediye ve STK’larla bir masa etrafında birleşilip projeler yürütülmeli ve şehrin bir master planı çıkarılmalı. Avrupa bu sorunların olmamasının en önemli nedeni 100 yıllık master planlarının olması. Sürekli imar planı değiştirmemeliyiz. Binaları sadece depreme göre değil, iklim değişikliklerine göre de yapmalıyız. Çünkü kentsel dönüşüm bina yenilemekten ziyade bir bütün olarak ele alınmalı.
Bitişik nizam olan alanlarda vatandaşın binayı yenileme imkanı yoksa planlama safhasında belirli enstrümanları kullanmalıyız. Minimal emsal artışları olabilir. 5 kat izin varsa onu bir kat daha izin verilebilir. Bina bazında değil o adanın olduğu alanlarda olabilir. Örneğin; 50 bin metrekare ise 60 bin kareye çıkarılıp dönüşümün önü açılıp özel sektöre de pay verebilirsiniz. Fatih, Beyoğlu’nun arkası, Avcılar, Bakırköy gibi alanlarda. Örneğin; Kadıköy Acıbadem’de sorun böyle aşıldı. Kente fazla yoğunluk vermeyip minimum artışlarla sorun aşılabilir.
15 bin dönem adayı düşündüğünüz zaman buraya gerekirse 2 kat verilebilir oturum azaltılabilir, araç yollarını genişletebilirsiniz. Ne yazık ki her yere Central park yapacak kamusal alanımız yok ama adalarda her sokağın ihtiyacını karşılayabilecek yeşil alanlar yaratılabilir. Bizim bu sorunları aşıp binaları bir an önce nasıl yapmamız gerektiğini konuşmalıyız. Çünkü iklim sorunu da binaları tehdit ediyor. Bakanlığın da bu konuda çalışmaları var ama önce imar planlarında çözüm üretilmeli.