Salgınla daralan seyahat dünyasında otel dolulukları büyük oranda azaldı. Turizmciler aşının ardından yaşanmasını bekledikleri seyahat patlamasına güveniyor. Ancak sadece aşıya güvenmek yeterli değil. Tüm iş dünyasını kapsayan uzaktan çalışma gibi değişimler turizm ve otelcilik için de geçerli. Sektör artık yeni salgınların dikkate alındığı bir geleceği planlıyor. Peki bu gelecekte neler var:
Otellere giriş ve çıkışlarda temas olmayacak: Özellikle ekonomik ve orta ölçekli oteller kendi kendine ödeme ve anahtarsız oda girişi gibi uygulamaları kullanarak otomasyona doğru ilerliyordu. Artık gezginler daha fazla otomasyon bekliyor. Google Asistan’ın konukseverlik uygulaması ‘Nest Hub’ bazı otellerde şimdiden kullanılıyor. Bir hoparlör ve tablet boyutunda bir ekranın birleşimi olan Nest Hub sayesinde konuklar ‘havuz saatleri’ gibi sorular sorup alarm kurabiliyor, telefonu kaldırmadan ekstra havlu veya oda servisi isteyebiliyor. Ayrıca perdeler ya da ısı ve ışık kontrolleri gibi işler sesli komutla halledilebiliyor.
Servisi robotlar yapacak: Otellerin pandemide yaşadığı en büyük sorunlardan biri restoranlarındaki yemek servisine getirilen kısıtlamalar. Sosyal mesafenin gerektirdiği kapasite kısıtlaması pek çok otelin servis kalitesini mecburen düşürüyor. Çözüm; tüm oteli bir yemek alanı haline getirmek ve robotik hizmet elemanları kullanmak. Chicago merkezli bir otel tasarım şirketi The Gettys Group, yiyecekleri sıcak, içecekleri soğuk tutabilecek, müzik de çalabilen çeşitli boyutlarda robotik ‘servis birimleri’ tasarladı bile. The Gettys Group’un inovasyon başkanı Ron Swidler, “Bu robotları restoran deneyimini nasıl yeniden yapılandıracağımıza bir cevap olması için hazırladık. Belki kişilikleri vardır ve misafirlerle de takılırlar” diyor.
Doğa otelin içine girecek: Çoğu otel, yemek masalarını ve spor aktivitelerini dışarıya taşıyarak, konukların kendilerini daha güvende hissedebilecekleri açık alan kullanımını genişletiyor. Ama işler burada kalmayacak. ‘Biyofilik tasarım’ olarak bilinen doğayı binalara dahil etmek, kimi otellerde şimdiden uygulanıyor. Tasarımcılar önümüzdeki günlerde otellerin doğanın sakinleştirici etkilerini içeriye de aktarılacağını öngörüyor. Tasarımcılar, çapraz esinti ve mikrop öldürücü ultraviyole ışık üreten hava filtreleme sistemleriyle desteklenen, tabiatın doğal hareketini simüle eden tasarımlarla toplantı odaları ve etkinlik alanlarının yeniden tasarlanacağını öngörüyor. Genişletilmiş balkonlar, teraslar, temiz hava girmesini sağlayan açılabilir pencereler de yeni tasarımların vazgeçilmezleri arasıda yerini anlacak.
Yatağınız doktorunuz olacak: Gelecekte otel odaları sadece uyunan ve duş alınan yerler olmayacak. Bunun yerine spor salonu, yemek odası ve ofis gibi çoklu görevleri olacak. Örneğin yatağın kenarında oturup yemek yemek için katlanabilen bir masanın üzerine eğilmek yerine, dönüştürülebilir yemek alanları gelecek. Spor salonları da otel odasındaki varlıklarını dolaptaki yoga matının ötesine taşıyacak. New York’ta yakın zamanda yenilenmiş Gansevoort Meatpacking oteli, tam boy akıllı ayna aracılığıyla şimdiden fitness dersleri sunuyor. Böylece konuklar alt kata inip spor salonundaki diğer insanlarla etkileşime girmek zorunda kalmıyor. Odaların asli görevi olan ‘iyi bir uyku’ için de geliştirmeler sürüyor. Örneğin yakın zamanda, sağlığınızı yatak ve yastıktaki sensörler aracılığıyla izleyebilecek ve bu verileri analiz için cep telefonunuza gönderecek yüksek teknolojili bir yatakta uyuyabilirsiniz.
Odanız sizi gezdirecek: Bu yaz tüm dünya karavanları yeniden keşfetti. Bir yerden diğerine gidebilecek yatak odası, banyo ve mutfakla donatılmış otonom karavan filosuna sahip bir otel hayal edin… Konuklar, otonom karavanlarla lüks bir gezi deneyimlerken sisteme dahil olan otellerde park edip, havuzu-plajı kullanıp, yemek yiyip temizlik hizmeti alabilecek. Burada temel fikir, oteldeki misafirperverlik deneyimini taşınabilir hale getirmek. Ve bu önümüzdeki yaz tatili için karşımıza çıkarsa şaşırmayacağımız kadar yakın ve uygulanabilir görünüyor.