Son iki yılda gerçek kira enflasyonu yüzde 329 artış gösterirken, enflasyonun da direnci arttı. Konutta fahiş fiyat artışlarının erişilebilir noktadan çok uzaklaşması ise ev sahipliğini düşürürken, kiracı oranı da yükselişe geçti. Bu da barınma sorununu adeta kapı açıtı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan belirlemelere göre, son 10 yılda ev sahipliği oranı yüzde 61,1 oranından yüzde 56,1’e gerilerken, kiracılık oranı da yüzde 22,1’den yüzde 28’e yükseldi.
Dar gelirli her 100 kişiden 37’si kirada oturuyor
Yine 2014-2024 yılları arasında, dar gelirlilerde ev sahipliği oranı yüzde 57,8’den yüzde 45,8’e inerken, kiracılık da yüzde 24,5’den yüzde 36,7’ye çıktı. Söz konusu oranlar, 10 yıl önce dar gelirli her 100 kişiden yaklaşık 25’inin kira otururken, günümüzde yaklaşık 37’ye çıktığına işaret etti. Yine nüfus üzerinden yapılan hesaplamalar, 23,9 milyon kişinin kirada yaşadığını gösterdi.
Hayat pahalılığının en önemli bileşeni olarak gösterilen kira ve barınma sorunun çözümü için de dar gelirlileri ev sahibi yapacak düşük faizli konut kampanyası bekleniyor.
Bunun ilk işareti Cumhurbaşkanlığı yıllık programında verildi ve “Aile Yılı” olarak ilan edilen 2025’te 100 bin sosyal konut hedeflendi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise geçtiğimiz haftalarda katıldığı bir toplantıda, “Dar gelirli vatandaşlarımızın, ilk defa konut alacakların konuta erişimi bu dönemin en önemli önceliği” diyerek, bu alana önem vereceklerini söyledi.
İnşaat sektörü de son çeyrekte hareketlendi. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Kasım 2024’de bina inşaatı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14,3, bina dışı yapıların inşaatı sektörü endeksi yüzde 8,3 arttı.Sektör temsilcileri, üretimdeki hareketliliğe işaret ederek, ilk yarıda düşük faizli kampanya beklendiğini açıkladı.
“Kampanya beklentisi hareket başlattı”
Yüksek Şehir ve Bölge Plancısı ve İmpo İmar Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Oflaz, bu yıl ilk yarıda düşük faizle konut kampanyası beklendiğini söyledi. İnşaat sektörü endeksindeki artışa da işaret eden Oflaz, şu değerlendirmelerde bulundu: “Konuya İstanbul özelinde baktığımızda, kentte 1 milyon 260 bin bina, 6 milyona yakın da daire bulunuyor.
Bununla birlikte kentin yıllık konut ihtiyacı 110 bin, ikametgaha dayalı olmayan yani yatırım, turizm, yabancıya satış, öğrenci talebi gibi nedenlerle yıllık konut ihtiyacı ise 15 bin adet seviyesinde. İstanbul’un konut ihtiyacını karşılamak için her yıl 125-130 bin konut üretmek gerekiyor.
Ancak böyle bir talebe karşılık, son iki yıldır konut üretiminin azaldığını, sektörün elinde stok kalmadığını görüyoruz. Finansal ihtiyaçlarla da durağanlığa girmişti. Şimdi hem faiz indirimlerinin başlaması, hem konutta fiyatların arz talep dengesizliği ve yüksek maliyetler nedeniyle artacağı beklentisi, ocak ayı itibariyle gelirlerin iyileştiriliyor olması inşaat sektöründe hareketi başlattı.
Geçmiş yıllardaki gibi devletin üretimi desteklemek amacıyla konutta faize dayalı bir kampanyayı başlatacağı beklentisi sektörü hazırlık konusunda daha da cesaretlendiriyor. Yılın ilk yarısında konutta devlet destekli düşük faizli bir kampanyanın başlaması bekleniyor ki bu da 2020 yılındaki hareketi konutta tekrar başlatmaya aday görünüyor.”
“Bayramdan sonra gelebilir”
Gayrimenkul Uzmanı Şenay Araç ise ilk evini alacaklara 240 ay taksitledevlet destekli bir konut kampanyası beklendiğine işaret etti. Söz konusu aylık taksitlerin 15-20 bin lira aralığında olmasının beklendiğini, taksitlerin ise memur maaşlarına gelen zam oranında revize edilmesinin beklendiğine işaret eden Araç, hane gelirinin 45 bin lirayı aşmaması ve başvuru yapacakların konutunun olmaması gerektiğinin şartlar arasında olmasının beklendiğini söyledi.
Araç, “Üstünde hiç dairesi olmayacak. Son iki yılda al-sat yaptığı bir mülkü de olmaması gerekiyor” dedi. Araç, söz konusu kampanyanın deprem konutları teslim edildikten ve bayramdan sonra beklendiğini de sözlerine ekledi.
“Konut sahipliğinde kamuözel işbirliği ideal çözüm”
KONUTDER Başkanı Ramadan Kumova, değişen ekonomik koşullar ve artan konut maliyetleri ile dar gelirli grupların konuta erişiminin zorlaştığına işaret ederek, “Kamu – özel sektör işbirliği ile sosyal konut ve erişilebilir konut üretiminin arttırılması en ideal çözüm olacaktır.
Kamunun geliştireceği arsalar üzerinde özel sektörün imalat sürecinin tüm aşamalarını TOKİ kontrolü ve onayı ile yapabilir ve satış fiyatları da TOKİ ile geliştirici firma tarafından beraberce belirlenerek dar gelir grupları için daha rahat konut üretebilir. 2025 ve devamındaki yıllarda konut arzının ihtiyaçlara cevap verebilmesi ve sektörün ekonomiye olan katkısının artması için bu tür sorunları temelden çözecek uygulamalara ihtiyaç var” dedi.