Ancak 1887 yılında adada kömür madeninin bulunması ile göç almaya başlıyor. Hızla çoğalan nüfusu ile dünyanın en kalabalık şehri unvanını kazanıyor. 1800’lerin sonu Japonya’nın endüstrileşmenin en yoğunluklu yaşandığı dönemler. Hashima’dan çıkan kaliteli kömür, adanın kısa sürede Mitsubishi tarafından satın alınmasını sağlıyor.
1890’dan itibaren tamamen Mitsubishi tarafından işletilen maden ocakları deniz altında 1100 metreye kadar iniyor. Bu verimli kömür madeninde çalışan işçiler, aileleri, pazar yeri, hastane, oyun parkları, sinema derken adanın nüfusu 5 bin 300’e dayanıyor.
Bu da adaya dünya üzerinde en yüksek yoğunluklu insan nüfusu rekorunu kazandırıyor. Ada tayfunlardan ve tsunamilerden etkilenmesin diye etrafı yüksek beton duvarlarla çevriliyor. Hatta dünyanın ilk betonarme binası bu adada yapılıyor ve tam dokuz katlı… Zamanla dünyada kömür enerjisi yerini petrole bırakıyor ve 1960’larda Japonya sanayinde kullanılan enerji tamamen petrol merkezli hale dönüşüyor. Petrolün enerji pazarına hâkimiyeti adanın sonunu hazırlıyor. Mitsubishi 1974’de madeni kapatıyor.
Adada yapacak iş bulamayan sakinler çamaşır makinelerini, koltuklarını, oyuncaklarını ve daha aklınıza ne gelirse geride bırakıp adayı terk ediyor. 1974’de nüfusu sıfıra inen Hashima Adası o zamandan beri hayalet şehir olarak anılıyor. 38 yıl boyunca Mitsubishi mülkiyeti olmaya devam eden ada 2009’da Nagazaki şehri yönetimine bedelsiz olarak verildi.
Adanın sanayi devriminin önemli bir göstergesi olması sebebiyle Temmuz 2015 tarihinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi. Ada uzunca bir süre herkese kapalıydı. 2005 yılında ilk olarak gazeteciler girdikten sonra Hashima’nın turist ziyaretine açılması planlandı. Ancak adadaki binaların oluşturduğu tehlike bölgenin turistlik olmasını engelliyor.