Netflix’teki “Dünyanın En Zorlu Hapishaneleri” adlı programın her bölümünde farklı bir ülkenin hapishane koşullarını ele alıyor. İşlemediği bir suç nedeniyle İngiltere’de yıllarca hapis yatan Raphael Rowe, bu kez dünyanın farklı yerlerindeki hapishanelere gönüllü olarak girerek şartların nasıl olduğunu izleyicilere aktarıyor.
Genellikle kötü şartlar sunan ülkelerde bulunan hapishanelerde mahkum olmanın nasıl bir şey olduğunu aktaran programın en dikkat çeken bölümlerinden biri de Paraguay bölümü. “Köpek bağlasan durmaz” deyimi bu ortam için fazlasıyla uygun.
Varoş semtlerinin tam ortasındaki bu hapishanede ülkenin en tehlikeli 4000 suçlusu bulunuyor.
Fazla kalabalık. Kapasitenin 4 katı mahkum bulunduğu için çoğu kişi yerde yatmak zorunda. Prison Break’in 3. sezonundaki Panama hapishanesinden bile daha berbat bir ortam mevcut. Düşmanınızın başına bile gelsin istemezsiniz.
İçeride organizasyon sıfır. Hatta 25 yıl hapis alan bir suçlu idare ediyor burayı. Gardiyanlar ona devretmiş sistemi.
Çünkü 125 mahkuma bir gardiyan düşüyor parasızlık nedeniyle, baş etmeleri imkansız bu yüzden.
Hücrelerin durumu ise oldukça vahim, insani şart diye bir şey yok.
Mahkumlar rahatlıkla bıçak taşıyabiliyorlar, gizleme gereği bile duymuyorlar.
İsteyenler kokain içiyor rahat rahat, müdahale eden yok.
Ziyaretçiler direkt hapishanenin içine girebiliyorlar, görüşme salonu yok. Rahatlıkla kaçak mal sokulabiliyor bu yüzden.
Devlet tek öğün yemek veriyor ve tabak bile yok. Çöpten buldukları plastik şişeleri tabak olarak kullanıyorlar.
Açlığın bu kadar yoğun olmasından dolayı yemek yiyebilmek için çöpleri karıştıranları görmek mümkün.
Hatta çöplerden buldukları işe yarar şeyleri birbirlerine satabiliyorlar.
The Platform filmindeki gibi bölümler var adeta. Parası olmayanlar yerde yatarken orta tabakada kalanlar ise hücrelerindeki yataklarda yatabiliyorlar.
En üst tabakada bulunanların ise televizyonu, restoranı, bilardosu bile bulunuyor.
İçeride fakir mahallesinden zengin mahallesine, çarşı pazarından restoranına pek çok şey var.
Hepsi de mahkumlar tarafından işletiliyor, kontrol ediliyor. Çünkü yetkililer herhangi bir tesis yapmıyor. Zamanla içerideki ekosistem büyüyerek mega bir hapishane-kasaba olmuş durumda.
Brezilyalı uyuşturucu baronunun hücresi ise adeta Norveç’teki hapishanelerin hücresi gibi.
Üç odadan oluşan lüks süitin içinde toplantı salonu, kütüphane, LCD TV, klima, yazıcı, buzdolabı, mutfak, oturma grubu dahi bulunuyor.
Haftada ortalama bir kişi öldürülüyor ve sık sık kanlı isyanlar çıkıyor. Gardiyanlar rehin alınıp öldürülüyor. Kimisinin kafası kesilmiş, kimisi yakılarak öldürülmüş.
5 sezondan oluşan programda henüz Türkiye bölümü bulunmuyor. İzin verildiği takdirde Geceyarısı Ekspresi filminin gerçekçi olup olmadığı global izleyici için bir fikir verebilir.