Cihat Aslan – Türkiye’nin en büyük yangın felaketinde Antalya’nın Manavgat ilçesi faciayı atlattı ancak yangın arkasında büyük bir enkaz ve acılar bıraktı. Yangında evler, köyler, hayvanlar, ormanlar yanıp küle dönerken, 2’si orman işçisi 7 kişi hayatını kaybetti. Onbinlerce hektarlık ormanın yanması bir yana, ilçeye bağlı köyler de büyük zarar gördü.
Facianın yaşandığı bazı köyler yangın sıçramadan boşaltılırken, bazı köylerde ise toparlanmaya bile vakit kalmadı. Köylüler alevlerin içinden çıkarak canlarını zor kurtardı. O köylerden biri de yangının yıkıp küle çevirdiği Kalemler Köyü oldu. Alevler Kalemleri 15-20 dakikada sardı. Köylülerin alevlerden kaçışı ise korku filmlerini aratmadı.
‘CENNET GİBİYDİ’
Kendi elleriyle yaptığı evini boşaltmak zorunda kalan Kalemler Köyü sakini 65 yaşındaki Bilal Okutan, faciadan ailesiyle kıl payı kurtulmuş. Evi yangından sonra harabeye dönen Okutan, “Kaçarken dönüp arkama baktığımda, yangının köyden çıktığını önümüze geçmeye başladığını gördüm. Kıyamet burada yaşandı. Arkama baktığımda alev vuracak gibiydi. Yangından önce buralar cennet gibiydi, şu an savaştan çıkmış gibi bir hali var” dedi. Yaşanan büyük felaketin izlerini silmeye çalıştıklarını dile getiren Okutan şunları anlattı:
“Dedelerim, büyüklerim, kendim doğma büyüme buralıyız. Bütün hayatım bu köyde geçti. Yangının başladığı sabah köydeydim. Kahvaltı yaptıktan sonra arabama atlayıp baldızımdan çökelek almak için Ilıca’ya gittim. Onu aldım ve köye geri getirdim. Hava da poyrazdı bu sene de çok sıcak havalar vardı.
Çökeleği dolaba koymaya çalışırken, eşim ‘Bir duman, çam kokusu geliyor. Bir yerde yangın mı var, bir baksana’ dedi. Ben de yola çıktım. Bizim ev ormanın sağ tarafındaydı. Evimiz çukurda kaldığı için ağaçlardan yangını tam görememiştim. Merdivenden çıkınca bir baktım ki 3 ayrı yerden yangın geliyor. ‘Yangın geliyor’ diye bağırdım. Eve doğru gittim. Oğlum arabayı aldı, ben traktöre bindim.
Oğlum ve hanım arabayla ben traktörle binip oraya terk etmeye başladık. Caminin oraya yaklaştığımızda yani 120 metre uzaklaştığımızda yangının evimize vardığını gördüm. İlk anda evimizin nasıl bir hale geldiğini göremedim. 30 metre sonrası dumanlarla çevriliydi. Yangın çok hızlı geliyordu. Durmadık biz de yolumuza devam ettik.
Bir sulama kanalına doğru gittik. Dönüp arkamıza baktığımızda, yangının köyden bile çıktığını önümüze geçmeye başladığını gördük. Ateşin köye girmesiyle, köyün bu hale gelmesi yaklaşık 15-20 dakika sürdü. Hayatımda hiç böyle bir yangın görmedim. Arabaya binemeyenlerin arabası yandı, motora binemeyenlerin de kolları yandı.
TEPEDEN KÖYE YARIM SAAT
Köy felaket gibiydi. Dumanların içinde kaldık. Sonra dönemedik, araziye indik. Yeniköy’ün orada biraderim var, balcılık yapıyor. Oraya kaçtık. Yangın, Eren Köyü’nün dışına kadar gitti. Kıyamet burada yaşandı. Üstümdeki gömlekle yangından kaçtım. Evde ne varsa yandı yerle bir oldu. Bir daha dönemedik.
Dönüp de alma şansımız da yoktu. Evimde 200 kilo zeytinyağım vardı. Fırsat olsa da bidonun ikisini arabaya koysam ve çıksaydım, oradan kurtulamazdım. Garajda mazot ve benzin, su ile ilaç motoru da vardı.
Her şeyi bırakıp, arkamıza bakmadan kaçmak zorunda kaldık. Çok korktuk. Araziye indiğimizde her taraf kıpkırmızıydı, ateş arkamızdan hâlâ geliyordu. Önünde durup da söndürme şansımız yoktu. Suya yakın olan yere varıncaya kadar, bir daha arkamıza bakamadık.”
‘EVİMİN ORAYA GİTMEYE DAYANAMIYORUM’
Bilal Okutan, Kalamler’de babasının kendisinin ve abisinin evinin kül olduğunu, evini görmeye içinin dayanmadığını ağlayarak anlattı:
“Oturduğum evi 3 senede kendi ellerimle yaptırabilmiştim. Bazen evin oraya gitmeyi düşünüyorum ama görmeye dayanamıyorum, duramıyorum orada. Devlet yardım ederse biz bu evi küçük, büyük yerinde isteriz. Başka yere göç etmek istemeyiz. Toprağımızı bırakmayız.
Okutan, köyünün eski halini de “Burayı yeşilken görmeniz lazımdı. Cennet gibiydi. Şu anki Kalemler Köyü bu değil derdiniz. Şimdi savaştan çıkmış gibi bir hali var” diye anlattı. Evlerinde cansız bedenleri bulunan Fahri Yiğitokur ve Alman eşi Andrea Yiğitokur’un komşuları olduğunu söyleyen Bilal Okutan, kaybettiği komşularını da andı:
“Köpek meraklısıydı. Yangının çıktığında köpeğini aramaya mı çıkmış, havuzun içine mi oturalım dediler, yoksa yanlış yöne mi gittiler. Onlar da el ele buradan ayrılmışlar. Çok iyi insanlardı.”