Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, çevre felaketine sebep olacağı ve deprem riskini arttıracağı tartışılan Kanal İstanbul projesinde çevreye en az zarar verecek güzergahın seçildiğini iddia etti. Kanal İstanbul sahili çevresinde yapılaşmaya izin vermeyeceklerini belirten Turhan, yapılacak kanalın Montrö anlaşmasını etkilemeyeceğini de öne sürdü.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan katıldığı televizyon programında Kanal İstanbul projesiyle ilgili sorularını yanıtladı.
Turhan, inşaat çalışmalarının depremi etkilemeyeceğini, bölgede aktif bir fay hattı olmadığını söyledi.
İstanbul Boğazı’ndan yılda 43 bin gemi geçtiğini söyleyen Turhan, gelecekte boğaz trafiğindeki artışın riskleri de beraberinde getireceğine dikkat çekti.
Kanal İstanbul projesi için Fransa’da bir laboratuvarda deneyler gerçekleştirildiğinin altını çizen Bakan Turhan, “Marmara denizinde malum bir oksijen sorunu var. Marmara denizindeki 20 metre kalınlıktaki su tabakasında 1 metreküp suda 6 miligram aktif oksijen olması gerekiyor, canlıların yaşayabilmesi için. Biz bunları test ettik. Bizim bu yaptığımız İstanbul boğazındaki suyun hareket hızı 2.2 metre saniye. Biz bunu bizim kanalımızda 2.1 olarak laboratuvarda ölçtük. Kanalın derinliği ve genişliği boğazdan az olduğu için suyun hareket kabiliyeti bir miktar düşük çıktı ama çok büyük bir fark değil. Buradaki oksijen hareketine etkisi olmuyor, hatta olumlu yönde etkisi oluyor” ifadelerini kullandı.
Bakan Turhan, Kanal İstanbul projesinin Montrö anlaşmasına etkilerini de değerlendirerek, “Bizim yaptığımız bu kanalın Montrö anlaşmasına her hangi bir etkisi olmuyor. Bunu Dışişleri Bakanlığımızdaki uzmanlarla, adalet bakanlığımızdaki uzmanlarla konuştuk. Biz Ulaştırma Bakanlığı olarak Montrö anlaşmasının uygulayıcısı olan bir bakanlığız ama uluslararası boyutu ile bu anlaşmanın sahibi dışişleri bakanlığımız. Dolayısıyla Dışişleri Bakanlığımızdan aldığımız bilgilerde burada bir kanalın yapılması Montrö’ye herhangi bir zafiyet getirmez. Montrö sadece İstanbul boğazı ile ilgili bir anlaşma değil. Şunu da söylediler. ‘Biz yaptığımız kanaldan geçeceksin diye hiçbir uluslararası ticari aracı zorlayamazsın’ dedi. Biz de zorlamayacağız ama kuralları biz koyarız. Burada hükümranlık hakkı bizimdir. Biz kurallarımızı koyup burayı kullanacak araçların boyutlarına göre öncelik verme hakkımız var. Burada ortalama bekleme süresi bugün 14.5 saat. Hiç durmadan geçenler var, bekleyenler de var. Giderek dünyanın ticareti doğuya kayıyor. Dünyadaki özellikle Karadeniz çevresindeki ülkeleri tabii kaynakları son on yılda dünyanın ticareti ile entegre oluyor. 1990’dan önce bu ticaret fazla değildi. Biz bunun önümüzdeki yıllarda artacak olan deniz trafiğini karşılamak için buradaki beklemelerin günlerce olmaması için biz bir alternatif sunuyoruz. Bir armatör diyor ki ‘benim malım kıymetli zamanında ulaştırmam önemli beni hemen geçir’ Biz İstanbul Boğazında geçen araçlardan, verdiğimiz hizmet karşılığı ortalama 30 bin dolar alıyoruz. Burası doğal su yolu olmakla birlikte burada sağlık hizmeti, fener hizmeti, kılavuzluk hizmeti veriyoruz” diye konuştu.
İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiği ile ilgili birçok tedbirler aldıklarını ve bu tedbirleri önümüzdeki yıllarda artacağını söyleyen Bakan Turhan, “Örneğin geçen sene bir karar aldık. Boğazı kullanacak 200 metreden büyük gemiler römorkör kullanmak zorunda. Yoksa riskli gemi der ve sizi bekletirim. Sen boğaza gireceksin önceden 100 metre gemiyle geçiyordun şimdi 200 hatta 300 metre gemiyle geçeceksin. Boğaza girince yarısını kapatıyor. Burada her an her dakika insan taşıyan boğazda deniz taşımacılığı araçları var. Dolayısıyla biz bu kuralları koyacağız. Biz alacağımız tedbirlerde İstanbul Boğazı’ndan yılda 25 bin gemi ancak geçirebileceğiz” ifadelerini kullandı.
Kanalın yakınında yapılaşmaya izin vermeyeceklerini vurgulayan Bakan Turhan, “Tüm İstanbul için İstanbul Havalimanı, Kanal İstanbul projesi ve İstanbul kentsel dönüşüm projeleri le ilgili olarak bir yapı rezerv sahası belirlendi. Meclisten geçti bu kanunla belirlendi. Hem riskli yapılardaki insanların hayatını kurtarmak, onları tercih edebilecekleri bir mekanda evlerini yapmayı amaçlıyoruz. Böyle bir kanal inşa ederek madem bunu inşa ediyoruz bunu İstanbul şehircilik projesine de katkı sağlamış olsun, bir taşla iki kuş vuralım dedik. Burada yaşam mekanları olacak. İnsanların yaşayacağı, denizin havasını alacağı, yaşam mekanları olacak. Ondan sonra birinci derece yapılaşma alanı olacak. Biz bunların bir kısmını ticari olarak kullanıp kanalın finansmanında kullanacağız” dedi.