Yolcuları ve personeli arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların tedavi edilmeleri için 1865’te Urla ilçesi açıklarına inşa edilen tahaffuzhane, hem Anadolu’yu hem de Balkanlardan hacca gideceklerin durağı olması nedeniyle kutsal toprakları da hastalıklardan korudu.
ABD ile Hırvatistan’dakilerle birlikte dünyadaki 3 ada tahaffuzhanesinden biri olan Urla Tahaffuzhanesi, Osmanlı Devleti zamanında veba, tifo, tifüs gibi ölümcül hastalıkların yayılmasını önlemek için inşa edildi. Başka ülkelerden Osmanlı topraklarına gelen misafirler ve hacdan dönen vatandaşların gemilerden indirilerek filikalarla taşındığı tahaffuzhanede gelen misafirler banyolarda temizlenir, kıyafetleri ve eşyaları da buharlı kazanlarda sterilize edilirdi.
Gelenler arasından hastaların tedavileri de yine bu adada yapılırken, belli bir süre karantina altında tutulduktan sonra Osmanlı topraklarına alınıyordu. Karantina Adası, daha sonra burada inşa edilen Urla Devlet Hastanesi ile uzun yıllar vatandaşlara hizmet etti.
Hastanenin yeni binasına taşınmasının ardından ise tarihi ada halk sağlığı ve uluslararası alanda eğitim merkezi olarak hizmet vermeye başladı. Türkiye’nin ve dünyanın birçok ülkesinden gelen sağlık görevlilerine acil sağlık eğitiminin sürdürüldüğü, o dönemden bugüne kalan teçhizatlarıyla canlı bir tarihi merkezi andıran adada, UMKE personelinin eğitimleri de yapılmaya devam ediyor.