Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremlerin ardından deprem bölgesi günlerdir selle boğuşuyor. Şanlıurfa ve Adıyaman’da 17 kişi selde yaşamını yitirirken felaket üstüne felaket yaşayan bölge için uzmanlar uyarıyor.
Bağımsız Heyelan Değerlendirme Takımı’ndan İTÜ’den Tolga Görüm, Abdüssamet Yılmaz, Furkan Karabacak, ODTÜ’den Mehmet Lütfi Süzen ve Hollanda Twente Üniversitesi’nden Hakan Tanyaş deprem bölgesinde saha çalışmasını sürdürüyor.
Hakan Tanyaş, Milliyet’e yaptığı değerlendirmede, depremden sonra yaşanan sel felaketiyle ilgili açıklamalarda bulundu ve yeni tehlikeye karşı uyardı.
“Dünya literatüründe pek çok örnekte, yaşadığımız yer sarsıntılarına benzer, yüksek şiddetli depremlerin, sayıları on binleri, yüz binleri bulan heyelanlara neden olduğunu görüyoruz. Deprem sonrası dönemde, yamaçlarda biriken heyelan malzemesi yüksek yağışların etkisiyle taşınabiliyor ve ölümcül moloz akmalarına neden olabiliyor.”
Sel değil depremin neden olduğu heyelanlar
Tanyaş, Adıyaman’ın Tut ilçesinde yaşanan ve ‘sel’ denilen felaketin aslında depremin neden olduğu heyelanlardan kaynaklandığını ifade etti. “Yamaçlarda ve nehir yataklarında deprem sonrası heyelanlar nedeniyle biriken malzeme, yüksek yağışın etkisiyle harekete geçmiştir” diyen Tanyaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İçerisinde hem büyük kaya bloklarının hem de daha ince malzemenin etkisiyle daha yıkıcı bir hal alan bu malzeme sel olarak tanımlansa da aslında moloz akmasıdır, yani içerisinde her boyutta kaya parçacığını barındıran suya doygun bir karışımdır.
Moloz akmaları kilometrelerce uzaktaki mesafeleri bile etkileyebilmektedir ki Adıyaman Tut’ta olan da budur. Bu örnek üzerinden özetlemek gerekirse, yerleşim yerlerini ova tabanlarından yamaçlara doğru kaydırmak, her koşulda, heyelan tehlikesinin azalacağı anlamına gelmiyor. Özellikle, yamaçlarda serbest halde birikmiş heyelan malzemelerinin olması durumunda bu alanlardan uzaklaşmak hayati öneme sahip olacaktır.”