Samsun’da yaşanan Karadeniz fıkrası gibi olayda adres karışıklığının kepçe operatöründen değil müteahhitten kaynaklandığı ortaya çıktı. Olay, Atakum ilçesi Esenevler Mahallesi’nde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Ahmet Çelik isimli vatandaş ortağı olduğu arsa ve üzerindeki 2 katlı evi yeni binalar yapılmak üzere bir müteahhitlik firmasına teslim etti. Müteahhit firma arsadaki evin yıkımı için tüm hazırlıklarını tamamladı. Yıkım için belediyeden yıkım ruhsatı beklenirken, adres karışıklığından ötürü başka bir firma gelip binayı yıktı. Konu emniyete taşındı. Müteahhitlerin anlaşmasıyla konu çözüldü.
Şaşkınlık veren olayın sebebi ilk anda binayı yıkan kepçe operatörünün adresi karıştırması olarak yansıdı ancak bugün yıkımı gerçekleştiren Emre adlı kepçe operatörü konuşarak olaya açıklık getirdi. 17 yıllık mesleğinde ilk kez bu durumu yaşadığını söyleyen ve soy adını açıklamayan Emre, kendisini yıkıma götüren müteahhidin kendi yerini karıştırdığını ve arsayı kendisinin zannettiğini iddia etti.
“İKİ TARAF ANLAŞTI”
Operatör Emre, “Olayın aslı bana ‘orayı o binayı yık’ dediler, yıktık. Ama bu müteahhitlerin arasında olan bir şey. Onların yanlış anlamaları. Tek başımıza gitmedik kalabalıktı, komple oradaydık. Bizi oraya götüren müteahhit de oradaydı. Adam burayı ‘yap sat yapacağım’ dedi. Onun vasıtasıyla gittik akşama kadar orada bizi bekledi. Kendi yerini karıştırmış, bizlik bir şey yok bu olayda. Biz sadece orada çalışanız. Binayı yıkmak zaten 1 saat sürdü. Bina zaten harabeydi. Binanın ne çatısı vardı ne bir şeyi vardı. Bina komple açıktı. İçeride şarap şişeleri vardı. Polis geldiğinde olayı çözmek için karakola götürdü. Herkes orada kendini anlattı. Adam ‘yerimi karıştırdım’ dedi. Orada da söyledi aynısını. ‘Neyse zararı vereceğim’ dedi. İki taraf birbiriyle anlaştı. Orada da operatörlük bir şey yok, müteahhitlerin arasında olan bir şey. ‘Operatör zaten çalışan, olay bizle alakalı’ dediler” dedi.
“BEN BİLE ŞAŞIRDIM”
Şaşkınlık yaşadığını söyleyen Emre, “O gün başka bir firma, müteahhit bizi oraya götürdü. Adam orayı kendisinin zannetmiş. Bizi oraya götürdüğü zaman, ‘bina yıkılacak’ dedi. Bütün evraklarının tamam olduğunu söyledi. Biz de çalışanı olarak gittik oraya yıkımımızı gerçekleştirdik. Ama durumun bizle alakalı hiçbir şeyi yok. Biz çalışanın operatörüz makineyi kullanıyoruz. Sadece müteahhitle ilgili olan bir şey. Ben çalışanım ben ekstra bir şey almadım. Ben aylıkçıyım. İki müteahhit konuşup anlaşmışlar. Yıkım zaten sabah başladı. Akşam saat 15.00 sıralarında başka bir taraftan adamlar geldi. ‘Biz yıkacaktık burayı siz girmişsiniz’ dediler. O ara 2 müteahhit karakola gitti. Biz de ister istemez gittik. İfade verdik. Bizlik bir şey yoktu zaten müteahhitler kendi aralarında anlaştılar. Biz sadece çalışanız orada. Karadeniz fıkrası gibi olmuş diyorlar ama öyle olan bir şey yok. Yolu şaşıran ben değilim. Benlik hiçbir şey yok. Diyelim ki sen beni aldın götürdün oraya çalıştırmaya ben orada işimi yaptım. Demir isteyen de ben değilim. 1-2 kilometre altta bir yer varmış. Orası yıkılacaktı. Müteahhit karıştırmış orayı. Olan bize oldu. İlk defa başıma geldi. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum. Herkes şaşkınlık içindeydi. Ben bile şaşırdım. Böyle bir şey nasıl olur diye. Ama oldu işte yapacak bir şey yok.”