İslamiyet’in kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim; ilk kez Akkoyunlular Devleti Dönemi’nde Türkçe’ye çevrildi ve ilk kez Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün emriyle Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tarafından günümüzdeki Türkçeye tefsir edildi.
Atatürk’ün o yıllarda bu emri vermesinin tek sebebi, milletinin inandığı ve yaşadığı inancı ezbere ya da kulaktan dolma bilgilerle değil, okuyarak ve araştırarak öğrenmesini istemesiydi. Benzer bir olay, Hristiyan İnancı’nda da yaşanmış fakat daha sancılı bir süreç cereyan etmişti. Gelin hep beraber, hikâyenin kahramanı William Tyndale (Vilyım Tindıl) ile tanışalım.
Kısaca William Tyndale ve erken yaşamı
William Tyndale; infaz edildiği güne kadar, insanların kiliseye değil de gerçeklere ulaşmasını kendisine misyon edinen, yaşamı boyunca genel olarak Rönesans’ın önemli isimlerinden Felemenk Desiderius Erasmus ve Martin Luther’den etkilenen dil bilimci ve İncil bilgini.
Doğumu hakkında resmî bir bilgi olmasa da 1494 yılında İngiltere’nin Gloucestershire şehrine bağlı Stinchcombe köyünde dünyaya geldiği kabul edilir.
Çocukluğu ve gençlik yılları
Tyndale’ın ailesi, pek çok kaynağa göre Güller Savaşı (Wars of the Roses, 1455 – 1487 yılları arasında süren 32 yıllık bir iç savaş) neticesinde Northumberland’den göçüp gelen bir ailedir. Aile, Hychyns (Hitchins)’lar olarak da tanındığı için; Tyndale, Oxford’a ait Magdalen Hall’a William Hychyns adıyla kayıt oldu.
Tyndale, daha sonra Oxford’da lisans seviyesinde teoloji (din bilimi, ilahiyat) eğitimi aldı. Burada eğitim gördüğü süre boyunca ileri seviyede Fransızca, Yunanca, İbranice, Almanca, İtalyanca, Latince ve İspanyolca öğrendi. Ne yazık ki hayatı boyunca tanışmak istediği Erasmus, Tyndale gelmeden bir sene önce okuldan ayrılmıştı.
Cambridge macerası ve her şeyin başladığı nokta
Tyndale, Oxford’dan sonra Cambridge’de eğitimine devam ederken; burada din konusundaki fikirlerini de açıklamaya başladı. O dönemlerde İncil’in İngilizceye çevrilmesi yasaktı. Yine o dönemde Papa ve Kilise, devlet yönetiminde doğrudan etkiliydi.
Bu yanlış karar ve uygulamalara daha fazla dayanamayan Tyndale, “Papa, devleti değil; kiliseyi yönetmeli ve her vatandaş kutsal kitabı okuduğunda anlayabilmeli” diyerek o günlerde kimsenin cesaret edemediği bir çıkış yaptı.
Laiklik çıkışı, Tyndale’ın başına bela olmaya başladı
“Papa, devleti değil; kiliseyi yönetmeli” çıkışıyla bir anlamda laik bir tavır sergileyen Tyndale, yakın çevresinden tepki görmüş ve bu tepki de yayılmıştı. Tüm bu tepkilere rağmen, bir adım daha ileriye giden Tyndale, 1523 yılında İncil’i İngilizceye çevirmek için gerekli olan izinleri almak umuduyla Londra yolculuğuna çıktı.
Londra’da beklenen cevap ve Almanya süreci
Tyndale, Londa’ya geldiğinde beklendiği üzere olumsuz ve sert bir yanıt aldı fakat hangi devrim güle oynaya ve gül bahçesinde gerçekleşmişti ki? Tyndale da bunun farkındaydı, mücadele etmesi gerekiyordu ve mücadeleye koyuldu.
Londra’da maruz kaldığı sansür ve engelleme girişimlerinden ötürü, Londralı zengin tüccarlardan aldığı maddi destek ile 1524 yılında Almanya’nın Hamburg şehrine gitti. Burada gizlenerek çalışmalarına devam etme kararı aldı.
William Tyndale ilk nüshalarını tamamlıyor
1525 yılında William Tyndale, tamamladığı ilk nüshaları Köln’de bastırdı ve dağıttı. Yaptığı bu çalışma halk tarafından ilgi ile karşılandı. Özellikle özgürlük yanlısı kişiler, Tyndale’a şükranlarını sundu fakat tahmin edeceğiniz üzere devlet ve kilise bu durumdan pek hoşnut olmadı. Tyndale hakkında yargılama ve yakalama kararları çıkarıldı.
William Tyndale sapkın ilan edildi ve yargılandı
1529 yılında İngiliz devlet adamı ve piskopos Thomas Wolsey tarafından Tyndale, sapkın olmakla itham edildi ve yargılanma süreci hızlandırıldı. Tyndale’ın, sonunda ölüm olduğunu bildiği bu yargılama, savunması alınmadan ve tahmin edildiği üzere ölüm cezası ile sonlandırıldı. Kararın verilmesi ile Tyndale’ı bulmaya yoğunlaşıldı.
Tyndale, arkadaşı tarafından ispiyonlandı ve yakalandı
Tyndale, hakkında yazılan ölüm fermanına rağmen Belçika’ya geçmişti ve saklanarak İncil’i halka açıklamaya devam ediyordu, ta ki güvendiği bir arkadaşı tarafından saklandığı yerin bildirilmesine kadar. Arkadaşının verdiği bilgiler üzerine Tyndale, 1535 yılında yakalandı ve Vilvoorde Kalesi’ne hapsedildi.
Kimi kaynaklarda bir yıl, kimi kaynaklarda ise 18 ay kalede kalan Tyndale; 6 Ekim 1936’da önce direğe bağlanarak boğuldu, daha sonra ise cansız bedeni direğe bağlı halde yakıldı. Tyndale, infaz edilmeden önce kendisinden dua etmesi istendiğinde ise yüksek bir sesle “Tanrı’nın İngiliz Kralı’nın gözlerini açmasını diliyorum” dedi.
Tyndale’ın infazının ardından yaşananlar
- Tyndale’ın infazı, temsilî.
Kaderin cilvesi mi dersiniz yoksa Tyndale’ın son dileğinin gerçekleşmesi mi bilinmez fakat Tyndale’ın ölümünden sadece 4 yıl sonra İngiltere’de resmî olarak devlet tarafından, bizzat VIII. Henry’nin talimatıyla İncil, 4 farklı İngilizce çeviriyle beraber yayımlandı.
Yayımlanan dört çeviri de Tyndale’ın çevirilerine ve çalışmalarına dayanan çalışmalar oldu. Madem Kral Henry, İncil’in çevirisine müsaade edecekti; Tyndale neden infaz edildi? Yoksa gerçekten de Kral’ın gözleri kapalıydı da Tyndale’ın duası ile mi açılmıştı?
Tyndale’ın hizmetleri, onore edilmesi ve madalyonun diğer tarafı
- Tyndale’ın infaz edildiği yere dikilen anıtı, sağda.
Tyndale, sadece İncil’in tercüme edilmesini istemiyordu. Tyndale’ın karşı çıktığı kurallardan biri de kutsal metinlerin sadece seçilmiş din insanları tarafından yorumlanmasıydı. Tyndale bu uygulamanın kaldırılması için de yoğun çaba gösterdi. Tyndale ayrıca çeviri çalışmaları boyunca İngilizceye pek çok kelime kazandırdı.
BBC’nin 2002 yılında yayımladığı tarihin “en büyük 100 İngiliz yazarı” anketinde 26. sırada yer aldı. İnfaz edildiği yere anıtı dikildi, verdiği katkılardan dolayı bugün İngiltere Kilisesi ve Anglikan Cemaati (3. büyük cemaat) tarafından her 6 Ekim’de anılan Tyndale için BBC başta olmak üzere pek çok medya, belgesel türünde filmler hazırladı, mini diziler çekti, yazarlar kitaplarında yer verdi.
William Tyndale, tabuları ve yasakları aşarak Yunancadan İngilizceye Kutsal Kitap da dahil ilk çeviriyi yapan kişi olarak tarihte yerini aldı. O günlerde göremediği hakettiği saygınlığı ise bugün fazlasıyla görüyor. Peki ya sizler Tyndale hakkında neler düşünüyorsunuz? Tyndale’in hikâyesi sizlere başka bir hikâyeyi çağrıştırdı mı? Yorumlarda fikirlerinizden bahsedebilirsiniz.
Kaynaklar: 1 / 2 / 3 / 4 / 5 / 6 / 7 / 8 /