Dünya genelinde petrol, doğal gaz ve kömür fiyatlarının yükselmesi nedeniyle enerjide büyük oranda dışa bağımlı olan Türkiye’nin de enerji faturasının artacağını belirten Türkiye İMSAD Başkanı Tayfun Küçükoğlu, şunları söyledi: “Enerji maliyetlerindeki artış, enerjinin büyük kısmının binalarda kullanıldığı ülkemizde, hane halkının daha yüksek bedel ödemesine neden olacak. Dolayısıyla sadece sanayide üretim aşamasında değil evlerimizde tüketim noktasında da birlikte hareket etmeli ve bu konuya yönelik ortak bir bilinç oluşturmalıyız. Bu bilinç sayesinde hem hane bütçesine hem de ekonomimize ciddi oranda tasarruf sağlayabiliriz. Aynı zamanda dünyamızı korumak, gelecek nesillere daha sağlıklı şehirler bırakmak adına enerjiyi verimli kullanmak zorundayız.”
Enerji verimliliği konusunda kendimizi geliştirebileceğimiz çok fazla alan olduğunu vurgulayan Tayfun Küçükoğlu, “Ülke olarak 2019’da ithal ettiğimiz enerji miktarı 41 milyar dolar. Toplam kullandığımız enerji 58 milyar dolar seviyesinde. Yaklaşık yüzde 70’ini ithal ettiğimiz bu enerjinin en büyük kısmı konut ve hizmetler bölümünde kullanılıyor. Toplam enerjinin yüzde 35’i konut ve hizmetlerde, yüzde 34’ü sanayide, kalan kısmı ulaştırma, tarım ve hayvancılık ile enerji dışı alanlarda tüketiliyor. Yani enerji en fazla konut ve hizmetler alanında tüketiliyor, bunun karşılığı da yaklaşık 20 milyar dolar. Biz inşaat malzemeleri sanayicileri olarak, konut ve hizmetler tarafındaki bu 20 milyar dolar seviyesinde tüketilen enerjinin yüzde 30 ila 40’ını tasarruf edebiliriz. Bunun için gerekli yeteneklere, altyapıya, her türlü enerji verimli enstrümanları hayatımıza geçirerek enerji tasarrufu elde etme imkanına sahibiz. Bu tasarruf miktarı hem iklimin korunması hem de ülkemiz ekonomisinin cari açığının doğru yönetilmesine hem de daha iyi şehirlerde yaşamaya katkı sağlayacak bir seviyede” diye konuştu.
Pandemiyle birlikte hayatımıza giren maske, mesafe ve temizlik kavramları sonrası yeni şehircilik anlayışıyla birlikte mobil, modüler, temassız bina ve konut imalatlarının gündemde olduğunu belirten Tayfun Küçükoğlu, “İç ortam hava kalitesi pandemi döneminde öncelikli hale geldi. Binaların havalandırılmasının yanında enerji verimliliğine büyük etkisi olan başta ısı yalıtımı olmak üzerre, ısıtma, soğutma, pişirme, aydınlatma, taşıma ve atık yönetimi en önemli inşaat uygulamaları oldu. Bu yüzden yeni şehircilik anlayışı için özellikle Avrupa başta olmak üzere eski binalarda enerji verimliliği arttırma çalışmalarının giderek hız kazanması bu konulardaki yatırımlara ağırlık verilmesini gerekli kılıyor” dedi.
Yaşam kalitesi yüksek şehirlere sahip olabilmek adına bir diğer önemli konunun güvenli yapılar olduğunun altını çizen Tayfun Küçükoğlu, kentlerde artan nüfusun altyapı, güvenlik, sağlık ve konut açığı gibi yeni sorunları beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Tayfun Küçükoğlu, “Öncelikle, deprem kuşağında bulunan ülkemizde riski depremin değil güvensiz yapıların oluşturduğu bilinciyle hareket etmeli, şehirlerimizi bu gerçeklik çerçevesinde kurgulamalıyız. Kentsel dönüşüm sürecini iyi değerlendirerek tüm şehirlerimizde önceliği can ve mal güvenliğine vermeliyiz. Akıllı şehirler, akıllı altyapı ve üstyapılarla; deprem, yangın, sel ve diğer doğal afetlere karşı toplumun güvenliği sağlanmalı” diye konuştu.
Kaynakların akılcı ve etkin kullanımı günümüzde daha önemli hale geldiğini ifade eden Tayfun Küçükoğlu, “Enerji verimli, çevre dostu binalara eğilimin hız kazandığı bu süreçte, şehirlerimizi sürdürülebilir malzemelerle inşa etmemiz büyük önem taşıyor. Dolayısıyla sınırlı kaynaklarımızı daha iyi kullanarak ‘az ile çok’ anlayışı ile hareket etmeliyiz. Uzun vadeli bir planlama ile şehirlerimizde yaşam kalitesini destekleyen sürdürülebilir yapıların sayısını artırmak için inovatif ürünler geliştirerek, daha sağlıklı, daha işlevsel ve doğayla dost şehirlerin inşası için çalışmalıyız” şeklinde konuştu.