Türkiye’nin önemli tarihi, turistik ve inanç mekanlarından olan, yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği Maçka’daki Karadağ eteklerinde bulunan tarihi Sümela Manastırı’nda, 5 yıl önce başlatılan restorasyon çalışmalarında sona geliniyor. Manastırda, kaya ve buz kütlelerinin düşerek olumsuzluğa yol açmaması için endüstriyel dağcılardan oluşan özel ekiple sürdürülen ‘yamaç ıslah çalışması’nın büyük bölümü tamamlandı. Manastırda, yamaçta tehlike yaratan kayalar düşürülerek, riskli bölgeler çelik ağlarla kaplandı. Manastır odaların restorasyonunun tamamlanmasıyla temmuz ayında ziyarete açılması bekleniyor.
‘TEMMUZ AYINDA MUTLAKA AÇILMALI’
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Doğu Karadeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Hasan Volkan Kantarcı, Sümela Manastırı’nın açılış tarihi için temmuz ayının başının işaret edildiğini belirterek, “Burada nelerin yapıldığını görüyor ve hak veriyoruz ama diğer taraftan da şimdiye kadar açılmasıyla ilgili ciddi beklentilerimiz vardı. Netice itibariyle temmuz başında mutlaka açılması gerekiyor. Bakanlığın da yaptığı son açıklama, Temmuz ayının başında açılacağı yönündeydi. Açıldıktan sonra şapel ve bazı öğrenci odaları gibi bölümlerin restorasyon çalışmaları bir taraftan devam ettirilebilir. Yüzde yüz olarak açılmayabilir ama büyük kısmı ziyarete açılmış olacak” dedi.
‘SÜMELA OLMAZSA OLMAZ’
Manastırın kapalı kaldığı süreçte yaşanan kaybın telafisi için belirlenen tarihte açılmasını istediklerini söyleyen Kantarcı, “Sümela olmazsa olmaz. Karadeniz ve Trabzon dediğiniz zaman tarihi eser anlamında en popüler ve bilindik nokta Sümela Manastırı. Bunun yanında, Kızlar Manastırı’nın açılması gibi başka ihtiyaçlı olduğumuz hususlar da var. Bu konuda Büyükşehir belediye başkanımızın da açıklaması var. İç kısımdaki restorasyon çalışmaları tamamlandı ve bunun da sezon itibariyle açılacağı hususunda beklentimiz var. Sümela’nın bugüne kadar kapalı olması, geçmiş dönemlerde açılıp tekrar restorasyon ve kaya düşmelerinden dolayı kapatılması bizim için handikap oldu. Bu sene itibariyle kesinlikle ziyarete açılmış olması bekleniyor ve bu şekilde taahhütler var” diye konuştu.
‘BU MAKUL GÖRÜLÜR BİR KAPANMA DEĞİL’
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) emekli öğretim üyesi, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, alanda restorasyon çalışmasının uzun sürdüğünü belirterek, “Manastır, restorasyon ve kaya düşmesi tehlikesi gerekçesi ile yıllardır kapalı. Bu makul görülür bir kapanma değil. İlk kaya düşme tehlikesi gündeme geldiği zaman restorasyon çalışması adı altında kaya üzerinde patlatma çalışmaları yapıldı. Patlatma yanlış bir çalışma. Bugün yapılan paketleme ve çelik halatlarla örme çok daha doğru olan bir yöntem. Patlatma yeni kaya düşmelerine sebebiyet verecekti ve öyle de oldu zaten. Bin 100 tonluk kama şeklindeki kayanın çatlamasının en büyük nedeni başta yapılan patlatmaydı. Bugün 24 dağcı ve 4 mühendisin çalıştığı bir yerde 5 yıl süre ile restorasyonun sürmemesi gerekirdi” dedi.
‘KAYA DÜŞMESİNİN ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN DEĞİL’
Kaya düşmesini engellemenin mümkün olmadığını kaydeden Bektaş, “Kaya düşmesi zaten jeolojik bir olay ve bunun önüne geçmek mümkün değil. Bugün zaten Sümela Manastırının bulunduğu alan doğal kaya düşmelerinin oluşturduğu mağaralardan meydana geldi. O alanda 3 doğrultuda kırık mevcut. Bu kırıklar sürekli olarak çalışıyor. Restorasyon bugün bitse de alanın sürekli gözlemlenmesi gerekir. Önümüzdeki günlerde her yağışlı mevsimden sonra kaya düşmesi oluşabilecek alanların haritalanması gerekiyor. Alanda kayalara ne kadar çok müdahale olursa o kadar çok kaya düşmesi olacak. Alandan bir kayayı çektiğinizde dağın bütün yapısı bozuluyor. Ve dağda oynamalar oluşuyor. Çelik tellerle bohçalama ve sabitleme en iyi yapılan çalışmadır” diye konuştu.
SÜMELA MANASTIRI
Maçka’da Karadağ’ın Altındere Vadisi’ne bakan eteğinde, yaklaşık 300 metre yükseklikteki ormanlık alanda kayaların oyulmasıyla yapılan Sümela Manastırı, halk arasında ‘Meryem Ana’ adıyla da biliniyor. Hakkında çeşitli rivayetler de bulunan ve kuruluşu bilimsel verilere göre 13’üncü yüzyıla uzanan tarihi manastırda, hizmet birimleri, misafirhane, mutfak ve ayazmanın dışında toplam 72 oda bulunuyor. 88 yıl aranın ardından, manastırda 2010 yılında binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ayini, Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmişti.