Kapadokya’ya ne zaman gidilir?’ sorusuna en çok önerilen mevsimler ilkbahar ve sonbahar. Her ne kadar özellikle eylül ve ekim aylarında bölgede doluluk oranları artsa da UNESCO’nun Dünya Doğal ve Kültürel Mirası Listesi’ndeki Kapadokya’nın hemen her yerinde bütçenize uygun otel ve pansiyon bulabilirsiniz. Kapadokya’da neler yapılabilir? Elbette peribacaları ve sarı yapraklarla kaplı vadilerde doğa yürüyüşleri çok ilgi görüyor. Vadileri bisiklet, at, ATV ya da bölgeyle özdeşleşmiş balonlarla düzenlenen turlarla keşfedebilirsiniz. Dünyanın birçok yerinde yılda 80-90 gün uçuş gerçekleştirilebilirken Kapadokya’da yılın 300 günü balon uçuşu yapılabiliyor. Sabah daha gün doğmadan Avanos, Göreme çevresindeki düzlüklerde sıcak hava doldurularak hazırlanan balonlar, peş peşe gökyüzüne süzülüyor. Vadinin hemen her yerinden yükselmeye devam eden onlarca rengârenk balon, bu masal diyarında büyülü bir atmosfer oluşturuyor. Balonların sepetlerindeki yolcular bir taraftan güneşin doğuşunu izlerken havanın aydınlanmaya başlamasıyla vadideki muhteşem manzarayı kuşbakışı izliyor. Kapadokya’da balon macerası sadece uçuşla sınırlı değil, gündoğumuna yakın uyandığınız her gün, gökyüzünü kaplayan balonları seyretmek de keyifli bir görsel şölen… Uçhisarı, Ortahisar’ı balonlar eşliğinde izlemek, peribacaları diyarında güne erken başlamaya değer.
Çanak atölyesi deneyimi
“Kör de bilir Avanos’un yolunu, çanak çömlek kırığından bellidir” diyen Âşık Seyrani’nin bu dizeleri Avanos’un yol kenarlarının eski haline ithaf. Babadan oğula geçerek ve her dönemde kendine bir şeyler ekleyerek gelişen bu sanat, günümüzdeki gibi geçmişte de Avanos’un başlıca geçim kaynağı olmuş. Kayadan oyma atölyelerde çanak çömlek yapımını izleyebilirsiniz, kendiniz de tezgâhın başına geçip deneyebilirsiniz. Avanos’taki, dünyanın ilk ve tek yeraltı seramik müzesi olan Güray Müze’yi de ziyaret edin. Burada ünlü seramik sanatçılarının eserlerini, bölgeden çıkarılan küçük buluntuları, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çömlekleri görebilir, sanatçıları çalışırken izleyebilirsiniz.
Dizilerin doğal platosu
‘Hayal Vadisi’ diye de tanınan Devrent Vadisi, birçok dizinin çekildiği ve çoğu Kapadokya tanıtımında kullanılan deve formundaki peribacasının olduğu yer. Ziyaretçiler tarafından tahrip edilmesini önlemek için etrafı çitlerle çevrildi. Rehber Özay Onur son dönemde başlattıkları dolunay yürüyüşleriyle ziyaretçilerin kendilerini Mars’a gitmiş gibi hissettiklerini söylüyor. Gece doğan ayı izlemek için bulunmaz bir yer olan Devrent, ‘U’ şeklini anımsatan bir yapıya sahip. Bir ucu Devrent’e, diğer ucu Kızılçukur’a uzanan vadinin orta kısmında Paşabağ ve Zelve var. Paşabağ’da Bizans döneminde tecrit edilmiş bir hayatı tercih eden kişiler yaşamış. Peribacalarından birinin içinde Aziz Simeon adına yapılmış bir şapel ve birçok kaya yapısı görebilirsiniz. Farklı inanışlara sahip iki toplumun aynı yer ve aynı zamanda yaptığı kilise ve camileri, birbirlerine ve dinlerine olan anlayış ve hoşgörüyü görmek için Zelve Açık Hava Müzesi’ni de ziyaret edin. Zelve harabeleri peribacalarının en yaygın ve en güzel olduğu yer. Çavuşin, Göreme’ye iki kilometre mesafede ve Kapadokya’nın en eski yerleşim yerlerinden biri. Burada Selçuklu tarzı minaresiyle Eski Cami’yi de görün. Günbatımının tartışmasız en iyi izlendiği nokta, Kızılçukur Vadisi.
Güneşin batışını izleyin
Bu vadideki kiliseler de bölgenin en eskilerinden. Güneşin batışını izlemeden önce yürüyüş yapabilirsiniz. Kolay bir yürüyüş için Kızıl Vadi’ye Ortahisar’dan girin. Düzgün bir patika eşliğinde kızıl kaya oluşumları ve güvercinlikleri de izleyerek zevkli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Üzüm bağlarının yanından da geçen yol boyunca yürüyüp Haçlı Kilise olarak anılan Aziz Agathangelus Kilisesi’ne çıkacaksınız. Kızıl tüf kayalar güneşin batışı sırasında iyice kızıllaşıyor ve doyulmaz bir manzara sunuyor.
Göreme’nin ‘Aşk Vadisi’
Kaya otellerin ve restoranların yoğun olarak toplandığı yer Göreme. Gezilecek yerlerin tam ortasındaki merkezi konumu sebebiyle konaklama için sıkça tercih ediliyor. Göreme’de panoramik olarak en cazip yer ‘Aşk Vadisi’, diğer adıyla Bağıldere. Bu ismin verilmesinin nedeni, evlilik tekliflerinin sıklıkla yapıldığı bir yer olması. Burada bir de Âşıklar Tepesi var. Araçla vadinin içlerine girmek zor olduğundan kısa yoldan en güzel manzaraları yakalamak için oraya çıkabilirsiniz. Manastır eğitiminin başladığı ilk yer olan Göreme Açık Hava Müzesi bir manastır kompleksi. Gezmek için iki saat ayırmanız yeterli.
Uçhisar, Göreme’ye birkaç kilometre mesafede. Bölgenin en yüksek yeri olan ve her yerden görülebilen Uçhisar Kalesi’ne çıkarak panoramik seyir yapın. Kaleden bütün Göreme Vadisi’ni ve peribacalarını izleyebilirsiniz. Eğer günbatımı saatlerine denk gelirseniz günü burada batırmak da güzel bir seçenek. Günbatımına kadar vaktiniz varsa Uçhisar’ın vadisi olan Güvercinlik’te yürüyün. Güvercinlik Vadisi, adını, burada yaşayanların kayalara oyarak açtığı güvercin yuvalarından alıyor. Diğer vadilerin içine giriyorsunuz ancak burayı görmenin tek yolu yürümek. Güvercinlik veya Kızılçukur kadar ünlü olmasa da yaklaşık 6 kilometrelik alana yayılan Gomeda ve devamındaki Üzengi Vadisi, dıştan bakıldığında bir kaleyi veya birkaç katlı apartmanı andıran güvercinlikleriyle ünlü. Roma İmparatorluğu döneminde, bu vadide yaklaşık 600 ev, iki kilise, iki nekropol ve bir yeraltı şehri varmış. Buraya Mustafapaşa’daki Cumhuriyet Meydanı’ndan girmelisiniz. Mustafapaşa, ayrıca kendi içinde güzel, sevimli bir yer. Gomeda Vadisi’ne gelmenin bir diğer yolu da Ayvalı Köyü’nün içinden geçmek.
Dünya Ürgüp’le tanıdı
Tarihi ve doğal güzellikleriyle Nevşehir’i dünyaya tanıtan ilk yer Ürgüp. En yüksek noktası olan Temenni Tepesi, şehrin her yerinden görülebiliyor. Tepede iki tane kümbet var, girişte sağda olan bir türbe. Bu türbe nedeniyle adı ‘temenni’ olmuş. Burada 3. Alaeddin Keykubat’a ait olduğu söylenen bir mezar da var. Temenni Tepesi’nin ortasındaki kümbet Tahsin Ağa Halk Kütüphanesi. Kütüphane ilçe merkezine taşınmış ama yine de burada görebileceğiniz birkaç eser mevcut. Bu tepeye çıktığınızda kitapları karıştırmadan, çay içmeden inmeyin.
Simgesi ‘Üç Güzeller’
Çok zamanınız varsa ve Kapadokya’da geleneksel bir konak nasıl olur diye görmek isterseniz diziyle meşhur olup ziyaretçi akınına uğrayan Asmalı Konak’a gidebilirsiniz. Ama benden söylemesi, neredeyse bütün odalar kilitli, gezebileceğiniz bir-iki oda, onlarda da çok az eşya var ve bina iyi durumda değil. Klasik şapkalı peribacası formunun en güzel göründüğü yer Ürgüp merkeze 5 dakikalık mesafedeki ‘Üç Güzeller’. Bu üç peribacasının bir de efsanesi var: Kapadokya kralının kızı, bir çobana âşık olmuş. Kral kızının çobanla evlenmesine karşı çıkmış ama prenses yine de çobanla evlenmiş, bir çocukları olmuş. Kral peşlerinden tüm aileyi katletmesi için asker göndermiş. Tam öldürülecekleri sırada prenses yalvarmış ve üçü de taşa dönüşmüş. Bu peribacalarından en öndekinin çoban, ortadakinin çocukları ve en arkadakinin de prenses olduğuna inanılagelmiş.
Eski Rum köyü
1924 mübadelesine kadar Ortodoks Rumların yaşadığı ve 700’e yakın taş konağın olduğu bir köy. Sakinleriyse o dönem şarap ve tıbbi ürünler satan varlıklı tüccar Rumlar. Mübadeleyle köyün sakinleri Yunanistan’a gönderilip yerine Türk nüfus yerleştirilmiş. Taş işçiliğini sanatsal bir mimariye dönüştüren Sinasos mimarları, rivayete göre Mardin’den ve Suriye sınırından gelmiş. Rivayetin gerçek olabileceğini düşündürense Mardin’deki evlerle Mustafapaşa evlerinin birbirine çok benzemesi. Günümüzde Kültür Bakanlığı tarafından korunan kasaba, 1981’de turizme açılmış. Mustafapaşa’da asırlık yaşıyla 93 ev, sayısı 30’a yakın kilise ve şapel görsel tarih şöleni sunuyor.
Gündüz sıcak, gece soğuk
Kapadokya’ya bugünlerde gidecekseniz karasal iklimini göz önünde bulundurun. Gündüz şort, bermuda ve ince tişörtlerle gezerken, gece daha kalın giysilere ihtiyaç duyacaksınız. Yürüyüş ayakkabıları Kapadokya’yı gezmeniz için olmazsa olmazlardan. Vadi yürüyüşlerinde ve tırmanma, iniş gerektiren parkurlarda en çok onlara güveneceksiniz. Tabii aksiyonlu gezilerde içine el feneri, su matarası, kamera ve fotoğraf makinesi aparatları koyacağınız sırt çantasını da unutmayın.
Sofistike yeraltı şehirleri
36 tanesi gün yüzüne çıkarılmış olsa da aslında yerin altında 150-200 yeraltı şehri olduğu tahmin ediliyor. Bu şehirlerin en enteresan yönlerinden biri de çok sofistike planlara sahip olmaları. İçinde gezip görebileceğiniz havalandırma, sulama, ısınma, kanalizasyon sistemleri, hastanesinden kiliselere çeşitli kamu kurumları var. Ziyarete açık olan yeraltı şehirlerinin en popüleri, yerin altında sekiz kattan oluşan Derinkuyu Yeraltı Şehri. 50 bin kişilik yeraltı şehrindeki yerleşik yaşamın Asurlulara dayandığı düşünülüyor. Kaymaklı’dan farklı olarak burada misyonerler okulu, günah çıkartma yeri ve vaftiz havuzu var. İsmini yerin 60 metre aşağısına inen ve doğal bir havalandırma görevi gören kuyulardan alıyor.
Avanos’a 14 kilometre mesafedeki Özkonak Yeraltı Şehri’nin de dört katı var. İçinde Hititler dönemine ait bir kartal heykeli olması nedeniyle temelinin Hititler tarafından atıldığı düşünülüyor. Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerinden farkı, farklı katlar arasında haberleşmeyi sağlayan uzun deliklerin olması. Bir diğer farkı da sürgü taşından sonra tünel üzerindeki delikler… Bunun amacı, düşmana kızgın yağ dökebilmek. Ayrıca Kapadokya’daki bütün yeraltı şehirlerinin taş kapıları dışarıda yapılarak içeriye sokulmuş, buradaki taş kapılarsa içeride yapılmış. Ürgüp’e 18 kilometre mesafedeki Mazı Yeraltı Şehri’nin 8 katı ve 6 bin kişilik kapasitesi var. Antik adı Mataza olan bu yeraltı şehrinin özelliği de gösterişli bir kilisesinin olması. Nevşehir’e 20 kilometre mesafedeki Kaymaklı kasabasının yeraltı şehriyse 5 bin kişi kapasiteli. En önemli yeraltı şehirlerinden biri ve tarihinin Friglere dayandığı tahmin ediliyor.
Ne yenir?
Bölgenin simge yemeği testide ağır ateşte pişen testi kebabı. Uçhisar’daki Millocal Restaurant’ın hem manzarası hem de testi kebabı güzel. Yine Uçhisar’daki Lil’a Kapadokya’nın lüks sayılabilecek restoranlarından biri.
Ortahisar’daki Tandır’da günbatımı manzarası enfes. Et yemekleri başarılı ancak testi kebabı sipariş edecekseniz üç saat önceden haber vermelisiniz.
Göreme’de 10 masalı otantik, güzel atmosferli bir restoran; TopDeck Cave. Yemekleri çok lezzetli. Salı günleri kapalı.
Avanos’ta yemek yiyebileceğiniz en iyi mekânlardan biri Seyyah Han; otantik atmosferi ve terasından peribacalarını izleyerek yemek yemek harika. Diğeri de Uranos Sarıkaya Restaurant; yemeklerin yanı sıra eğlencesi ve atmosferi için tercih edilebilecek bir yer.
Bağlarıyla ünlü Kapadokya, sarma yaprağıyla da şöhretli. Çoğu restoranın menüsünde ‘yaprak sarma’ bulabilirsiniz. Un helvasının Kapadokya yöresine özgü yumurtalı ve cevizli hali, ‘dolay’ denemeniz gereken lezzetlerden. Şeker yerine üzüm pekmeziyle tatlandırılıyor.
Nevşehir’de bağbozumu aynı zamanda pekmez, pestil ve halk arasında en sevilen tatlardan köftür yapımı zamanı da demek. Köftür için Anadolu jelibonu deniyor. Aslında bir nevi üzüm lokumu. Temelde üzüm suyu (şıra), un ve nişasta olmak üzere sadece üç bileşenden oluşuyor. İçinde hiç şeker yok.
Yöreye özgü kuru kaymak da adeta sütten bir gofret! Sütün kaynatılması, dinlendirilmesi, kaymağın kurutulması derken yapımı en az beş günlük emek istiyor. Buzdolabında 10-15 gün dayanabiliyor. Sadece Derinkuyu ilçesinin Kaymaklı Köyü’nde üretiliyor. Kaymaklı ve Derinkuyu’daki çoğu işletmede satılıyor.
Ne alınır?
Nevşehir, Türkiye’de kabak çekirdeği üretiminin merkezi. Lezzetinin sırrı sütte kavrulması.
Avanos’taki çömlek atölyelerinden seramik parçalar, testi, kupa, şamdan…
Ürgüp ilçesindeki bağlarda yetişen yöresel emir üzümünden üretilen butik şaraplar, turizmden sonra Kapadokya’nın en önemli ekonomik değeri haline geldi. Kapadokya’da iki ana şarap üreticisi var: Kocabağ ve Turasan.
Kuru üzümü de, üzümden yapılan tatlıları da, pestili de, pekmezi de çok ünlü. Kapadokya pazarlarında pekmez ve köftür bulabilirsiniz.
Malatya kadar olmasa da Nevşehir’in de kayısısı meşhur. Burada kayısı, sadece kurutulup yenen bir yemiş değil aynı zamanda bildiğiniz parça et veya kıymayla dolması da yapılan bir yemek malzemesi.