Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin akınına uğrayan, asırlara meydan okuyan görkemli yapılarıyla turistleri cezbeden 2 bin 600 yıllık antik kent, sütunlu liman caddesi, agorası, iki antik tiyatrosu ve iki limanıyla ilgi görüyor.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle bu yıl kapılarını 15 Haziran’da açan Knidos, normalleşme adımlarının atıldığı, “kontrollü sosyal hayat” ve “yeni normal” olarak anılan dönemde bu güne kadar 40 bin ziyaretçiyi ağırladı.
Bulunduğu özel konumu nedeniyle antik kente karadan ve denizden ulaşılması cazibesini de arttırıyor.
ANTİK DÖNEMİN KÜLTÜR SANAT VE BİLİM MERKEZİ
Knidos Antik Kenti Kazı Başkanı ve Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı, AA muhabirine, kazılarına devam ettikleri bölgenin antik dönemin en önemli kültür, sanat ve bilim merkezi olduğunu söyledi.
Knidos’un konumu itibariyle antik dönemdeki stratejik noktalardan biri olduğunu anlatan Doksanaltı, “Burası Ege’nin kapısı diyebileceğimiz bir noktada. Ege ile Akdeniz’in kesişme noktasında. Bu coğrafi özelliği sayesinde kent ada ve ana kara bölümü arasında kalan iki limana sahip.” diye konuştu.
HİPOKRAT’TAN ESKİ TIP OKULU
Knidos’un Akdeniz havzasında bulunan bir çok kentin aksine askeri alanın dışında bilim, sanat ve kültürel anlamda ön plana çıktığını anlatan Doksanaltı, “Antik dönemin 7 harikasından biri sayılan İskenderiye’deki Deniz Feneri’nin mimarı Knidoslu Sostratus’tur. Kos Adası’nın da komşusu olan Knidos, Hipokratın Tıp Okuluna rakip hatta ondan daha eski bir tıp okuluna sahiptir. Knidosun doktorları antik dönemde Akdeniz Havzası’ndaki bir çok yerde hizmet gösterdiler.” ifadelerini kullandı.
Bulunduğu konumun Knidos’un gelişiminde önemli bir şans olduğuna işaret eden Doksanaltı, 18 ve 19. yüzyılda antik kente gelen batılı gezgin ve araştırmacıların kendi ülkelerine, müzelerine ya da koleksiyonlarına eser kazandırmak amacıyla yaptıkları kazılarla antik kente zarar verdiklerini kaydetti.
Knidos’tan çıkan bir çok eserin yurt dışında olmasının üzüntüsünü yaşadıklarını dile getiren Doksanaltı, şöyle konuştu “Çoğu kez arkeolojik, bilimsel metottan uzak olan bu kazılarla birlikte elde edilen eserler yurt dışındaki müzelere götürülmüştür. Bunlar arasında en çok dikkati çeken 1857-59 yılları arasında İngiliz Charles Newton tarafından sürdürülen kazılardır. Bu kazılar sırasında elde edilen eserler bugün İngiltere’de British Museum’un en güzel en nadide koleksiyonlarını oluşturmaktadır. Knidos Aslanı buradan götürüldükten sonra günümüzde British Museum’un giriş avlusunda müzeye gelen ziyaretçileri karşılıyor.”
Knidos’ta Türk bilim insanlarınca yürütülen kazılarının 1988 yılında başlatıldığını ve 2012 yılından itibaren de kendi denetiminde devam ettiğini vurgulayan Doksanaltı, restorasyona ağırlık verdiklerini bildirdi.
Yeni kazı alanları açmaktansa, kentin harap durumda görünmesine neden olan kazı çukurlarının kapatılması ve tahribatı bulunan eserlerin onarımına ağırlık verdiklerini dile getiren Doksanaltı, çalışmalarda özellikle son yıllarda Knidos’un ünlü caddelerinden liman caddesinin açığa çıkarılarak ziyaretçilere gösterildiğini belirtti.
ESERLER MARMARİS MÜZESİ’NDE SERGİLENİYOR
Kazıdan çıkarılan eserlerin de Marmaris müzesinde sergilendiğinin bilgisini veren Doksanaltı, kente ulaşımın özellikle deniz yoluyla gerçekleştiğini, gezi turları, tekneler, özel yatların Knidos Limanı’na demirlediğini söyledi.
Kente gelen ziyaretçi sayısının yükselen bir ivme kazandığını belirten Doksanaltı, sözlerini şöyle tamamladı “Özellikle batılı ziyaretçiler kente yoğun ilgi gösteriyor. Ancak son yıllarda yerli ziyaretçi sayısında da büyük bir artış yaşandı. Bu yıl pandemi süreci olmasına rağmen 15 Haziran’dan bu yana yaklaşık 40 bin kişi kente gelerek buradaki yapıları görme fırsatı buldu. Bu da sürdürülen kazılar ve açığa çıkarılan anıtlarla birlikte ziyaretçilerin ilgisinin her geçen yıl daha fazla arttığını gösteren önemli veriler arasında sayılmalı.”