İstanbul Arel Üniversitesi İİBF Havacılık Yönetimi Bölümü Başkanı Dr. Yasin Aksoy, küresel sivil havacılık sektörünü IATA raporları ışığında DÜNYA Gazetesi’ne değerlendirdi.
Dr. Aksoy, Türkiye’de sivil havacılığının söz konusu dönemdeki gelişim seyriyle ilgili olarak da “Türkiye’nin Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki stratejik konumu en büyük avantajı olmaya devam edecek. 2035 yılına kadar Dubai, Frankfurt ve Doha gibi diğer havacılık merkezleriyle rekabet halinde olacak.” dedi. Dr. Yasin Aksoy’un sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
2035 yılına kadar havacılık sektörünü şekillendirecek temel eğilimler nelerdir?
2035 yılına kadar havacılık sektöründe birçok kilit alanda önemli ilerlemeler bekliyoruz. En önemli trendlerden biri, uçak operasyonlarından müşteri hizmetlerine kadar her şeyi etkileyecek olan otomasyon ve yapay zekanın (AI) yükselişi. Yapay zeka, uçuş programlarından yolcu deneyimine kadar her şeyi ele alma şeklimizde devrim yaratarak hiper-kişiselleştirilmiş hizmetlere olanak sağlayabilir.
Bir diğer önemli trend de alternatif yakıtlar ve sürdürülebilir havacılığa doğru bir yöneliş olacak. Jeopolitik faktörler hava taşımacılığı politikalarının şekillenmesinde rol oynamaya devam edecektir. Uluslararası ticaret rotalarındaki değişiklikler, emisyonlarla ilgili artan düzenlemeler ve dalgalanan petrol fiyatlarının, havayollarının gelecekteki ağlarını ve filo stratejilerini önemli oranda etkileyecek.
Otomasyon ve yeni teknolojiler hava yolculuğunu nasıl değiştirecek?
Otomasyon, hava yolculuğunun hem verimliliğini hem de güvenliğini önemli ölçüde artıracak. 2035 yılına kadar, yarı otonom uçakların daha yaygın hale gelmesini ve belirli koşullarda insan pilotlara olan ihtiyacı azaltmasını bekliyoruz. Bu sistemler muhtemelen rutin uçuşları idare etmek için gelişmiş yapay zeka algoritmaları kullanacak, pilotlar ise daha karmaşık karar verme süreçlerini yönetecek.
Buna ek olarak, yolcular yolculukları boyunca yapay zeka odaklı kişiselleştirmeden faydalanacaklar. Örneğin, büyük veri ve tahmine dayalı analitik, havayollarının uçak içi hizmetleri ve iletişimleri bireysel tercihlere göre uyarlamasına olanak tanıyacak. Havacılığın geleceğini yeniden tanımlayacak birçok teknolojik yenilik var. Pilotsuz uçaklardan otonom havaalanı operasyonlarına kadar her şey araştırılıyor.
Sürdürülebilirlik havacılığın geleceğinde nasıl bir rol oynayacak?
Sürdürülebilirlik artık isteğe bağlı değil, havacılığın geleceğinin merkezinde yer alıyor. Sektör, karbon emisyonlarını azaltma ve daha çevreci uygulamalara yönelme konusunda giderek artan bir baskı altında. 2035 yılına kadar havayolu şirketleri, özellikle kısa mesafeli uçuşlar için biyoyakıt, hidrojen ve muhtemelen elektrikle çalışan uçaklar gibi alternatif yakıtların bir kombinasyonunu kullanıyor olacak. Ancak, daha yeşil enerji kaynaklarına geçiş önemli yatırımlar gerektirecek ve filolarını güçlendirirken ve altyapılarını güncellerken havayolları için kısa vadeli maliyet artışları olabilir. Bir başka zorluk da, özellikle Asya ve Afrika’da artan yolcu talebi ile çevresel etkiyi azaltma ihtiyacı arasındaki dengeyi sağlamak olacak.
Pilotlar başta olmak üzere işgücü cephesinde durum nasıl?
İşgücü konusu sektör için en büyük endişelerden biri. Havacılık sektörü pilot istihdamı açısından önemli bir sorunla karşı karşıya. Yeteneklerin eğitilmesi ve elde tutulması için şimdiden çaba gösterilmezse, 2035 yılına kadar pilotlara olan talep arzı çok aşacak. Sektör ayrıca daha fazla teknisyene, özellikle de otomatik sistemleri ve yapay zekâya dayalı teknolojileri kullanma becerisine sahip olanlara ihtiyaç duyacak. Çin ve Afrika gibi yerel pazarları ve dilleri anlamanın çok önemli olacağı bölgelerden gelen seyahat talebinin arttığını gördüğümüz için işgücünde çeşitlilik de kritik olacak. Türkiye’de ise havacılık sektörünün hava yolculuğu talebi artmaya devam ettikçe küresel bir sorun olan pilot açığıyla karşı karşıya kalacağını öngörüyoruz.
Dalgalanan petrol fiyatları gibi ekonomik faktörler sektörü etkileyecek?
Petrol fiyatı havayolu karlılığında her zaman önemli bir faktör oldu ve alternatif yakıtların bu bağımlılığın bir kısmını azaltmasını beklesek de 2035 yılında da durum böyle olmaya devam edecek. Kalıcı düşük petrol fiyatları yeşil teknolojilere yatırımı geciktirebilirken, petrol fiyatlarındaki keskin artışlar havayollarını hızla daha yakıt verimli teknolojilere geçmeye zorlayabilir. Ekonomik gerileme dönemlerinde, havayolları yolcu sayısında azalma ile karşı karşıya kalabilir ve bu da sektörde konsolidasyona yol açabilir. Buna karşılık, özellikle gelişmekte olan pazarlardaki ekonomik büyümenin ise havayolu şirketlerinin filolarını ve rotalarını genişletmelerini gerektirecek şekilde hava seyahati talebini artırması söz konusu olacak.
İstanbul Havalimanı büyümeye devam edecek
”2035 yılına kadar Türk havacılığının nasıl gelişeceğini öngörüyorsunuz?”
Türkiye’nin havacılık altyapısı 2035 yılına kadar beklenen talebi karşılamak için önemli dönüşümler geçirecek. Türk havacılığının merkezi olan İstanbul Havalimanı büyümeye devam edecek ve hem uluslararası hem de iç hat uçuşlarını daha iyi karşılamak için Ankara ve İzmir gibi diğer havalimanlarında da genişlemeler öngörebiliriz. Türk havacılığı 2035 yılına kadar küresel havacılık ortamında kritik bir rol oynamaya hazırlanıyor.
Asya ve Afrika’da hava yolculuğu talebi arttıkça, Türkiye’nin stratejik konumu onu bu bölgeler için doğal bir bağlantı noktası haline getiriyor. Hem transit hem de Türkiye’yi ziyaret eden yolcuların sayısında istikrarlı bir artış bekliyoruz. Buna ek olarak, Türk havacılığı, daha uzun ve yakıt tasarrufu sağlayan uçuşlara olanak tanıyan yeni uçak teknolojilerinden faydalanacak ve Türk Hava Yolları gibi Türk taşıyıcılarının zaten etkileyici olan ağlarını genişletmelerine olanak tanıyacak.2035 yılına gelindiğinde, Türk Hava Yolları muhtemelen Avrupa, Orta Doğu ve ötesindeki en büyük taşıyıcılarla rekabet eden önemli bir küresel oyuncu olmaya devam edece